Türk medyasının ahlakla imtihanı

Güncelleme:

Türk medyasında bugünlerde yine ortalık toz duman. Ben bunu yakın gelecekte yer kapma mücadelesinin korku dolu bir parçası olarak görüyorum.

Taraf olmayan bertaraf olur düşüncesinin bakiyesidir bu korku birazda.

Türk medyası özellikle son yıllarda bu korkuyu yüksek dozda hissetti. İktidara yaranma mücadelesinde birbiriyle yarışırken kirlendikçe çöktüler. Bu korkunun belki sebebi, belki sonucu, gazetecilere sürekli olarak asıl işini unutturdu. Kısacası bazı gazetecililer özgür, bağımsız ve tarafsız olmaktansa, güce yaslanmayı seçti. Elbette bu güç onların bana hesaplarına da şişkinlik olarak yansıdı!

Bugün, yazılı veya görsel basın denince akla gelen kuruluşların neredeyse hepsi, bir şekilde hükümetle iş tutma telaşında. Çünkü neredeyse hepsinin bitirilecek bir işi, alınmasını istediği üç beş ihalesi var!

Böyle olunca tarafsız kalmak mümkün olmuyor.

Köşe tutanlarda uzun yıllardır önemli derin fikir tartışmaları göremiyoruz.

Köşelerde sürekli çıkarcı bir efelenme.

Bu köşe tutanların neredeyse hepsinin kullanma süresi çoktan dolduğu için oluyor tüm bunlar.

Yazacaklarının hepsini yıllar öncesinden uzun zaman önce tükettiler.

Böyle olunca da günübirlik ipe sapa gelmez, sabun köpükleri ile köşelerini dolduruyorlar.

Bu günübirlikçilerden daha fazlasını beklemek beyhudedir.

Bu tiplerin gazeteciliğin etik değerlerini korumasını beklemek saflığın ileri derece halidir.

Yakın zamanda gazetecilik adına ne yapıldı diye bir kısa tarihsel yolculuk yapılırsa neler karşımıza çıkar hiç düşündünüz mü? İlk göreceğiniz şey yandaşlığın ileri boyuta taşınmasıdır. Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Abdülhamit Bilici verdiği röportajda anlatıyor.

Bu bir tespitten öte itiraftır.

Fakat iş böyle olunca ve gün gelip teker ters dönünce yanınızda sadece gerçek demokratları görebiliyorsunuz. Her devirde başka limana demirleyen liberallere uzanan eller boşluğa uzanıyor!

Bu Zaman gazetesi ki önü arkası baskı, yıldırma, zulüm ve ölüm olan Ergenekon hikayesinin tetikçi Taraf paçavrasıyla aynı saftaydı ve birlikte kim daha çok kirlenecek ve ülkeyi mahvedecek yarışındaydılar. O dönemdeki GYY Ekrem Dumanlı medyayı şekillendirme telaşındaydı, tehditler savuruyordu!

Ergenekon, Balyoz davalarını, yazılanları ve son 15 yıl gazeteciliğin düştüğü durumu inceleyin. Göreceksiniz ki; Ergenekon ve Balyoz davalarında büyük hukuksuzluklar yaşandı. Kurunun yanında bolca yaş yandı. İntihar edenleri, sönen ocakları göreceksiniz. Ve köşeci efendiler kendilerini kimi zaman savcı, kimi zaman hakim yerine koydular.

Ergenekon/Balyoz kurmacası gösterdi ki, özellikle Zaman, Taraf gibi paçavralarda köşe tutanların, bu paçavraları yönetenlerin çoğu, kişiliksiz birer tetikçidirler. Bu ahlaksız tetikçiler sayesinde Türkiye’ye değer katan profesörler, askerler eziyet gördüler, emekleri küçümsendi, yok sayıldı. ÇYDD’nin burs verdiği gencecik kızlar fahişe olmakla nitelendirildi. Ömrünü terörizmle mücadele eden Atatürkçü askerler terörist yaftası yapıştırıldı.

Kim yaptı bunları? Bir kısmı bugün hala özgürce kalem oynatan köşe teröristleri karar verdiler, yazdılar, çizdiler, oynak hukukçularına da oynattılar. Şimdi bu tip bazı tetikçilerin pişmanlık numaraları yapması ve AKP karşısındaki yenilgi ve dışlanmışlıktan mağdur rolü takınmaları sadece güldürüyor.

Her şeye rağmen gerçeklerin bir huyu var, bir gün bir şekilde ortaya çıkıyor işte!

Şimdi içerde onlarca “gazeteci” var.

Kimse bunların çoğu hakkında hiçbir şey yazmıyor.

FETÖ üyesi tetikçi köşecileri anlarım da…

Anlayamadığım şey, yıllarca FETÖ ile mücadele için yüzlerce yazı, onlarca kitap yazanlar neden ve nasıl FETÖ üyesi olmakla suçlanabiliyor?

Bu gerçekler de çıkacak ortaya ama geç olmasa bari.

Zaman geçirmeden özellikle yazılı medya artık kendi eleştirisini yapmalı, özeleştiri geliştirmeli ve temizlenmeli. Bu bir ahlak sınavıdır! Ve medya bu sınava iyi hazırlanmalıdır. Çünkü orta vadede sırtını dayadığı iş adamlarının gücü, gün geçtikçe gelişen internet medyası karşısında çaresiz kalabilir.

Bu eleştiri ve özeleştiri sonrası temizlenmeden sonra belki mesleklerine biraz yaşama şansı verirken, kendilerine de internet medyasında belki bir yer bulabilirler.

Aksi takdirde okunmayan köşe yazarı olarak tarihin çöplüklerine atılacaklar.

Ama çöpe atılırken üzerine yapıştırılacak olan etiket önemli işte!  

Medya ile ilgili eleştiri yazıları

www.twitter.com/yolagiden

 

 

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar