'Başbuğ ile AK Parti anlaştı'

'Başbuğ ile AK Parti anlaştı'

Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün bu açıklamaları gündeme bomba gibi düşecek..

Prof. Dr. Yalçın Küçük, yine olay yaratacak açıklamalarda bulundu.. İşte Yalçın Küçük’ün, OdaTV'ye sıcak gündemi öncesi ve sonrasıyla değerlendirdiği o açıklamaları…

"Bir defa 26 Şubat 2010 tarihinde gerçekleşen Başbuğ, Erdoğan görüşmesinden net olarak orduyu bölme anlaşmasının çıktığını söyleyebilirim. Bunu bir başka şekilde söyleyecek olursam Genelkurmay Başkanıyla Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmede orduyla ilgili bir tasfiye planı çıkmıştır. Bu planda, bu programda ve anlaşmada 3. ordu komutanı Saldıray Paşa’nın önünü kesme veya emekli etme, tasfiye etme var mı? Bu bir sorudur.

Saldıray Paşa, söz ettiğim tasfiyeyi, emekli edilmeyi hak etmiş bir paşadır. Çünkü NATO’da hiç görev yapmamış, Cumhuriyet’e sadık, genç, başarılı bir komutandır. Dolayısıyla tasfiyeyi hak etmiştir.

ERDOĞAN ASKERLERİ DÖVMEK İÇİN BAŞBUĞ’DAN İCAZET ALDI

Deniz Baykal’a bu günlerde bir hikmet geldi. Son olarak söylediği sözü şuydu: “Ordu da darbe ihtimali olmadığı için askerleri dövüyorlar”. Bu dövüyorlar sözünü ben kullanmıştım. “Orduda darbe ihtimali olmadığı için askerleri tutukluyorlar” dedi. Bu benim söylediklerimle yüzde yüz örtüşen bir ifadedir. Bunun anlamı şudur: Erdoğan; İlker Paşa hazretlerinin başkanlığındaki komuta heyetinden askerleri dövmek ve tutuklatmak için icazet almıştır. Bu, budur.

Latince’den batı dillerine geçen bir sözcük var. ‘Volte face’… Bu adam bir “volte face” yaptı. Bu söz bütün dillerde vardır ve “yüzde yüz dönüş yapmak” demektir. Yüksek komutanlık 26 Şubat’tan itibaren bir “volte face” yapmıştır. 26 Şubat’tan hemen önce İstanbul 1. Ordu komutanlığı bir açıklama yaptı; “Yaptığımız araştırmalara göre balyoz darbesiyle ilgili hiçbir kanıta rastlanmadı.” dedi. Şimdi ne görüyoruz?
1. Ordu’da Binbaşı Erdoğan inanılmaz bir bilirkişi olmuş ve neler bulmuş… Onu da çok moda bir değişle “asimetrik savaş” yapmıştır. 1. Ordu’nun savcılığı da medyaya ve Beşiktaş Savcılığı'na servis yapmıştır.

KİMSE BENİ ORDUDA ÖYLE BİR YAZI YAZILABİLECEĞİNE İNANDIRAMAZ

İlker Paşa Hazretleri Albay Dursun Çiçek’e atfedilen belge için “kâğıt parçası” demişti. Şimdi Çankaya’dan sonra müthiş bir buluşla bunların delilleri olduğu izlenimini edinmiştir ve bunu medyaya servis yapmıştır.

Burada ben kendimi söyleyeyim: ben bu orduda savaşmış bir adamım, ben gaziyim. İlker Paşa Hazretleri’ne şunu söyleyeyim: Hiç kimse beni Türk ordusunda öyle bir yazı yazılabileceğine inandıramaz.

Türk ordusuna yakışmıyor. Bugün iyi niyetle veya başka bir niyetle İlker Paşa Hazretleri’nin Türk ordusuna laik gördüğü bu muamele yakışmamaktadır. Çünkü tam da Erzurum’da, Erzurum savcılarının bir iddianame açıklayacakları günün sabahında, “İlker Paşa’nın Genelkurmayı” irtica kağıtlarının doğruluğuna dair ilhamlar edindiğini Genelkurmay internet sitesinden duyurmuştur.

Bu ne demektir? Saldıray Paşa’nın o savcılar tarafından ifadeye çağırıldığını ve Saldıray Paşa’nın gitmediği bilinmiyor muydu. Bugün o iddianameyi okuyabiliyoruz. “Dursun Çiçek ordu kurmuş…” Savcılara bak! Türkiye’de yüz bin tane Dursun Çiçek var.
Bir astsubayın internetinde Tayyip Bey ve dahilinin eşlerinin evlenmeden önce başlarının açık olduğuna dair bilgiler bulunmuştur. Tutukla!

BİLİRKİŞİ: BİNBAŞI ERDOĞAN

Bu benim kitaplarımda var. Bunlar gerçektir. İlker Paşa hazretleri tam bu sırada bunlara kapı açıyor. Yakışmamaktadır. Yakışmayan noktalardan bir tanesi de şudur; Bir bilirkişi bulmuşlar: Binbaşı Erdoğan… Söz konusu olan bir ordunun tatbikatıdır. Bu ordunun tatbikatını siz darbe olarak gösteriyorsunuz. Buna “bilirkişi” olarak bir Binbaşı Erdoğan bulmuşlar. Peki, bu binbaşı ömründe bir ordunun tatbikatını biliyor mu? Bu binbaşı ordunun işlerini nereden öğrenmiş? Harp akademilerinden mi öğrenmiş? Soner Yalçın’ın ve Yalçın Küçük’ün kitaplarında isimler var. Nevzat Yalçıntaş’tan mı öğrenmiş? Kim var orda? Harp akademilerinde okuyan bir binbaşı bunları nasıl bulur? Biz bunları söyleyinceye kadar harp akademilerindeki bütün hocaların Türk İslam sentezi mensubu olduğu belli değil mi?

İlker Paşa hazretleri bilirkişi tayin edeceği bir Tuğgeneral bulamadı mı? Tatbikat görmüş bir paşa bulamadı mı? Ayıptır. Türk ordusu bu hale düşürülmez. Bir binbaşı ne güzel yazmış “Binbaşı pasta yapmasını çok iyi biliyor”. Nasıl kesmiş, neler yapmasını biliyor bu binbaşı. Beşiktaş, Erzurum savcıları utansınlar bunları bulamadıkları için. Çetin Paşa ve diğer Paşalar öyle bir iş yapmışlar ki bu işleri Hilmi Özkök’ten, Aytaç Yalman’dan ve İlker Başbuğ’dan saklamışlar. Bu bilirkişi bunları bulmuş. Beşiktaş’taki bilirkişi de bunlarla çalışmış. İlker paşa hazretleri herkesi aptal yerine koyabilir ama ben aptal değilim. Selimiye’de mahkemelerde hakkımda yazıldığı gibi şeytana pabucunu ters giydirecek kadar zeki değilim ama aptal da değilim.

BAŞBUĞ İLE ERDOĞAN ANLAŞMIŞLAR


Şunu görüyoruz ki Başbuğ ile Erdoğan anlaşmışlar. Çetin paşa ve bazıları Cumhuriyetçi subaylar hapse atılacak. Bu anlaşmadır. Hangi zamanda geliyor? Ne güzel bir bilimle karşı karşıyayız. Onun karşılığında ne almıştır bilemem. Ben hep söylerim Tayyip Bey'in sağlığı anlaşmalara bağlı olmaya el vermez. Muhtemelen İlker Paşa iyi niyetle hareket etmiştir. Bir oyun kurmuştur. Ve belki de Erzurum iddianamesinin böyle çıkmayacağını düşünmüştür. Bunlara biz “kendi oyununa düşen güreşçiler” diyoruz. Şimdi bu ortaya çıkıyor. Ne zaman çıkıyor ortaya? İlker Paşa, Bunun diğer orgeneral ve amirallerin dahli var mı? Onu bilemem. Ama kimlerin dahli olduğunu biliyorum. Türkiye’nin büyük zenginlerinin dahli var. Ben yıllar yılı Kara Kuvvetleri Komutanının ve Genelkurmay Başkanının 1. ordudan çıkmamasını savunurum. Çünkü orada büyük sermayelerle kokteyller de yetişirler. Edip Paşa 2. Ordu'dan gelecekti oraya gelemedi. Şimdi 3. Ordu'dan, günahı var Rusça biliyor, bu Cumhuriyet'e bağlı. Saldıray Paşa'nın önünü keseceksiniz. Gazeteleri okuduğunuz zaman gördüğünüz. Çoğu karısını kız kardeşini vurmuş gizli tanıklarla yapılan bir iddianame. Bunlar gazetelerde var.

Bir orgenerale bu yapılacak ve bir süre önce “balyoz darbesiyle ilgili hiçbir bilgiye rastlanmamış” diyen savcılık Binbaşı Erdoğan’ı seçiyor. Böyle işlerde 3 kişilik bilirkişi olur. Ne bilir Erdoğan binbaşı. Şu yazdıklarına bakın. Tatbikat mı bilirsiniz, seferberlik mi bilirsiniz? Bütün şimdiye kadar idare ettikleri bir bölük. İlker Paşa hazretleri, Çetin Paşa’nın şunun bunun hakkında bugün tutuklu olan tüm amiraller hakkında bilirkişi raporu yazma hakkını verebiliyor. Neden? Çünkü İstanbul büyük sermayesi barışın, kaynaşın diyor. Biz böyle konuşuruz. O barışın, kaynaşın derse sizin hepinizi Haşim Kılıç şaşırtır. “Gel kardeşim, ver elini bir olalım” şarkılarını söyler. O söylediklerini Tayyip beyin tutmayacağını bilir. İşte öyle olduğu zaman Çankaya’daki zat tek tek görüşmeye gider.

SALDIRAY PAŞA’NIN YOLUNU KESMEK İÇİN ANLAŞMIŞ GÖRÜNÜYORLAR

Türk ordusu buna layık değildir. 28 Şubattan sonra Kıvrıkoğlu 28 Şubata katılan pek çok cumhuriyetçi subayı tasfiye etti. Saldıray Paşa’nın Kuvvet Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına gelme yolunu kesmek için anlaşmış görünüyorlar. Bu, bu kadar nettir. Ama anlaşamayacaklar. Türk ordusunu bölme kararını verdiler. Ve şimdi, şu çok iyi bir şekilde ortaya çıkmış ki odatv’de, başka yerlerde ısrarla söylediğimiz gibi, şimdiye kadar Türk ordusunun müdahale etmemesi çok isabetli olmuştur. Tayyip Bey’in bütün planı, Türk ordusunu prematüre, olgunlaşmamış, Cumhuriyetçiler tarafından istenmeyen bir müdahaleye götürmek ve ondan sonra çok büyük tasfiyeler yapmaktı. Şimdi 26 Şubat’ta Başbuğ ile Erdoğan bu tasfiye için anlaşmış durumdalar. Erdoğan’ın görüşmeden sonra “çok iyi oldu, güzel konuştuk” dediği budur. Doğramacı’nın cenazesinde de İlker Paşa’nın Erdoğan’a pazartesi günü değerli Kurmay Albay Dursun Çiçek’in tutuklanacağı haberini vermiş olması büyük bir ihtimaldir. Bu haber tutmamıştır. Öyleyse size söylediklerim; hem Deniz Baykal’ın hem Haşim Kılıç’ın hem İstanbul’un çok büyük sermayesinin söyledikleriyle, hem İlker Paşa’nın fiili ile hem Çankaya’daki zatın hareketi ile yüzde yüz tutmaktadır. Bu bir tasfiye konuşmasıdır. Bu tasfiye planı tutmayacaktır."