Mahfi Eğilmez'in yeni uyarısı bu oldu: Multiflasyon!

Mahfi Eğilmez'in yeni uyarısı bu oldu: Multiflasyon!
Güncelleme:

Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, aslında kulağa uzak gelse de hepimiz her gün yaşadığı "skimpflasyon", "shrinkflasyon" ve "greedflasyon" gibi ekonomik uyarılarına bir yenisini daha ekleyerek şimdi de "multiflasyon" uyarısı yaptı.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, kişisel bloğunda, 2001 krizi ve bugünkü ekonomik sorunları karşılaştırdı. Eğilmez, yazısında yer verdiği enflasyon çeşitlerinin ve nedenlerinin Türkiye'de mevcut olduğunu belirterek "Buna multiflasyon (çoklu enflasyon) diyebiliriz. Multiflasyonu düşürebilmek için bir veya iki önlemden çok ötesi gerekir. Türkiye, 2001 krizine girdiğinde enflasyon oranı bugünküne yakındı" dedi ve ekledi: "İşin en acı tarafı 22 yıl sonra dönüp dolaşıp benzer bir programı uygulamak zorunda kalmamızdır."

 Ekonomist Mahfi Eğilmez, Türkiye’nin yüksek enflasyondan çıkabilmesi için 2001 krizinde uyguladığı programı hayata geçirmesine gerektiğine dikkat çekti.

Eğilmez, kişisel bloğunda, "Multiflasyon ya da Türk Tipi Enflasyon" başlığıyla Türkiye'nin enflasyonunu değerlendirdi. 

Yazısında, tüm enflasyon türlerine ve nedenlerine yer veren Eğilmez, "Enflasyon asıl olarak ya üretim maliyetlerinin sürekli olarak yükselmesinin (arz ya da maliyet enflasyonu) ya da talepteki sürekli artışların (talep enflasyonu) fiyatlara yansımasıyla ortaya çıkar. Bu ikisi dışındaki bütün enflasyon ve enflasyon benzeri olgular bu ikisinin türevleridir" sözlerini kullandı.

Fiyatların tabloda sayılanların dışında başka nedenlerle de artabileceğini belirten Eğilmez, "Örneğin bir malın moda olması çok talep edilmesine ve fiyatının artmasına neden olabilir. Ya da bir mala herhangi bir nedenle talep artışı gelmesi o malın fiyatının artmasına yol açabilir" ifadelerine yer verdi.

Yanlış ekonomi politikasının yarattığı enflasyon artışına dikkat çeken Eğilmez, şu ifadeleri kullandı:

"Diyelim ki bir ekonomide enflasyon ve merkez bankası faizi yüzde 20 iken ve enflasyon artma eğilimi içindeyken merkez bankası faizi artırmak ya da en azından sabit tutmak gerekirken düşürmeye, hatta bununla da yetinmeyerek piyasa faizlerinin de düşürülmesi yönünde baskı yapmaya başlamış olsun. Bunun sonucu olarak bankaların mevduata vereceği faiz, reel olarak negatif olmaya (enflasyonun altında kalmaya) başlamışsa insanların tasarruf yapması için bir neden kalmaz. Çünkü bu durumda faiz alsalar bile satın alma güçlerini koruyamayacaklar demektir. O zaman ellerine geçen parayı harcamaya başlarlar.

Talep artmaya ve talep enflasyonu oluşmaya başlar. Enflasyon yükseldiğinde yani paranın iç değeri düşmeye başladığında ister istemez dış değeri de düşer, kur yükselir. Kur yükselişi ithal mal ve girdi fiyatlarını o da üretim maliyetlerini yükseltir. Böylece talep tarafından başlayan enflasyon maliyetlere de yansıyarak bir kısır döngüye dönüşür. Böyle bir ortamda bir yandan da seçimler gibi çeşitli nedenlerle para arzı artışı ortaya çıkarsa kısır döngü giderek büyür.

"VERGİ ORANI DÜŞÜRÜLEBİLİR"

Bazı ekonomilerde bu enflasyon türlerinin birkaç tanesi bir arada bulunur. Böyle bir durumda tedavi o enflasyon türüne göre yapılır. Örneğin talep enflasyonu varsa faizler artırılır, para arzı kısılır ya da girdi fiyatları artışı kaynaklı bir maliyet enflasyonu söz konusuysa o maliyetlerin düşürülmesi için vergi oranı düşürülebilir.

"ÇÖZÜM KAPSAMLI BİR PROGRAM UYGULAMAK"

Türkiye’de bugünkü ortamda bu tabloda sayılan nedenlerin ve enflasyon türlerinin tamamı mevcuttur. Buna multiflasyon (çoklu enflasyon) diyebiliriz. Multiflasyonu düşürebilmek için bir veya iki önlemden çok ötesi gerekir. Bu sorunu çözmenin yolu kapsamlı bir program uygulamak ve geleceğe ilişkin beklentileri olumlu hale dönüştürecek adımları atmaktan geçer. Türkiye, 2001 krizine girdiğinde enflasyon oranı bugünküne yakındı. Toplum, aynen bugünkü gibi geleceğe ilişkin karamsar beklentiler içindeydi. Kriz sonrası uygulanmaya başlayan kapsamlı istikrar programıyla birlikte görünüm değişmeye ve gelecek beklentileri düzelmeye başladı ve enflasyon üç yılın sonunda tek haneye düşürüldü. Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu enflasyon sorununu çözebilmesi için benzer kapsamda bir programı uygulamaya koyması gerekiyor. İşin en acı tarafı 22 yıl sonra dönüp dolaşıp benzer bir programı uygulamak zorunda kalmamızdır."

Skimpflasyon nedir ?
- Ürünün içeriğinin değiştirilmesi

Bu farklı görünümlerden birisi skimpflasyon denilen ve ürünün içeriğinin değiştirilmesi, kalitesinin düşürülmesi sonucu ortaya çıkan daha düşük değerdeki bir malın aynı fiyatla satılması olgusudur. Bu yolla fiyat değişmemiş ve enflasyona etki etmemiş gibi görünür oysa gerçek böyle değildir. Tereyağının kilosu 600 TL iken satışlarının düşmesinden endişe ederek yüksek enflasyonun etkisini tüketiciye yansıtamayan üretici 900 gram tereyağına kilosu 100 TL olan margarinden 100 gram katarak bu karışımı kilosu 600 TL’ye ve tereyağı başlığı altında satıyor olsun. Bu durumda bu yeni ürünün gerçek fiyatı 550 TL/Kilo olması gerekirken 600 TL/Kilodan satıldığında üretici buradan 50 TL fazla kazanç sağlamış olur. Tüketici ise tereyağı aldığını düşünerek aslında margarin katılmış bir tereyağına eski tereyağı fiyatını ödemiş olur. Bu örnek, skimpflasyonun tipik örneğidir. Burada enflasyon hesabı yapılan sepete bu mal ister paket olarak isterse gram olarak alınsın içeriği kontrol edilip ayrıştırılmadığı sürece enflasyona olumsuz etki yapmaz. Fiyat hiç değişmemiş gibi görünür oysa mal değişmiştir.

Shrinkflasyon nedir ?
- Ürünün gramajının değiştirilmesi

Bir başkası shrinkflasyon denilen ve ürünün fiyatı aynı kaldığı halde boyut, ağırlık ya da hacminde ortaya çıkan düşüşü ifade eden değişikliktir. Bu şekilde fiyat değişmez ve enflasyona etki etmez göründüğü halde gerçekte ortada bir enflasyonist değişim söz konusudur. Ekmeğin belediyece belirlenmiş 250 gram / 10 TL’lik standart bir fiyatı olduğunu düşünelim. Bir fırın bu fiyatın, maliyetini tam olarak karşılamadığını düşünerek ürettiği ekmeğin gramajını 225 grama düşürerek satmaya başlarsa burada aslında 9 TL’lik bir ekmeği 10 TL’ye satarak 1 TL haksız kazanç elde etmiş olur. Bu da shrinkflasyonun tipik örneğidir. Bu durumda ekmek fiyatı artmamış ve enflasyona etki etmemiş görünse de gerçekte ekmek fiyatı artmıştır. Buna karşılık bu artış fiyat değişmediği için enflasyona yansımaz.

Skimpflasyon da shrinkflasyon da hem malı üreten üreticinin hem de fiyatları derleyip enflasyon oranlarını yayınlayan devletin işine gelir. Üreticiler, ortaya çıkan maliyet artışını tüketiciye belli etmeden fiyata yansıtmış olurken devlet te enflasyonda ortaya çıkacak artışı bu yolla gizlemiş oluyor. Hiç kuşkusuz her iki durumda da zarar gören daha düşük miktar ya da daha kötü kalitedeki ürünü aynı fiyata alacak olan tüketicilerdir.

Greedflasyon nedir ?

Greed sözcüğü, İngilizce açgözlülük anlamına gelmektedir. "Nasılsa almak zorundalar" diye düşünen fırsatçılar, enflasyonla ya da kurla açıklanamayacak zamlar yaparak greedflasyona neden olurlar. "Bırakınız yapsınlar, iktisadî ilerleme bireyin çıkarını maksimize etmesiyle olur" felsefesinin kurucusu olan Adam Smith bile bu insanları görse "O kadar da demedik!" derdi. İnsanlar almak zorunda olduğu ve nasılsa alacakları için enflasyonun iki katı fiyat artışları gördüğümüz ürünler greedflasyondan etkileniyor. 

Mahfi Eğilmez'in yazısının tamamı için...