Sığınmacılar GPS ile sınırı aştı ve..

Sığınmacılar GPS ile sınırı aştı ve..

Edirne sınırında bekleyen Suriyelilerden 33'ü jandarma engelini aşıp GPS ile Bulgaristan'a gitti. Ancak sınırı geçice Bulgar polisinin zulmü ile karşılaştılar.

Facebook'ta örgütlenen ve yeni bir hayat amacıyla Avrupa'ya yürümek için Edirne'ye akan binlerce sığınmacı, otoyol kenarındaki arazilerde, tarlalarda, otogarda ve kent içinde sabahladı. Edirne Valisi Ali Şahin, bu duruma en fazla 3 gün izin vereceklerini açıkladı.

"Ölsek de dönmeyeceğiz" diyen sığınmacılardan 33'ü, jandarma engelini aşıp GPS cihazıyla Bulgaristan'a yürüyerek gitti.

"PARALARIMIZI ALIP GERİ YOLLADILAR"

Amaçlarının Almanya'ya ulaşmak olduğunu söyleyen Ali Aslan, "Sınır tellerinden geçtik. Bulgar polisi yakaladı. Paralarımızı aldı. Sonra bizi geçtiğimiz tellerden tekrar Türkiye'ye gönderdi." dedi.

HALLERİ İÇLER ACISI

Facebook'tan örgütlenen sığınmacılar, yeni bir hayat için gitmek istedikleri Avrupa'ya ulaşma niyetiyle 3 gündür Edirne Otogarı ve kentin çeşitli yerlerinde bekliyor. Edirne'ye akan binlerce sığınmacı, otoyol kenarındaki arazilerde, tarlalarda, otogarda ve kent içindeki belirli noktalarda sabahladı.

DÖNMEMEKTE KARARLILAR

"Almanya'nın 800 bin sığınmacıya kapı açtığı" söylentisi üzerine sosyal paylaşım siteleri üzerinden organize olarak Yunanistan'a gitmek için Edirne'ye gelen sığınmacıların kente 12 km'deki bekleyişleri sürüyor. "Artık boğulmak istemiyoruz, Edirne'ye yürüyoruz" sloganıyla kente gelen sığınmacıların büyük çoğunluğu dönmemekte kararlı.

GPS İLE 33'Ü SINIRA ULAŞTI AMA...

Jandarma engelini aşarak Bulgaristan sınır kapısı Kapıkule'ye ulaşan 33 kişilik grup, Habertürk'e konuştu. Ellerindeki GPS cihazıyla önceki gece Bulgaristan sınırını geçtiklerini ancak Bulgar polisi tarafından yakalandıklarını anlatan Ali Aslan, "Aramızda Suriye, Kuzey Irak, Şengal'den gelen arkadaşlar var. Hepimiz İstanbul'da tanıştık. Ben 22 gün önce geldim. İstanbul'da kaldığımız yerde Yunanistan'ın sınır kapısını bizlere açtığını öğrendik. Hemen bir minibüs kiraladık ve yola çıktık. Herkesi yakalamışlar ama biz geçmeyi başardık" dedi.

"Kimimiz savaştan, kimimiz fakirlikten kaçtık" diyen Ali Aslan, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bulgaristan üzerinden Almanya'ya ulaşmak istiyorduk. GPS cihazını kullanarak sınır tellerine geldik. Tellerden Bulgaristan tarafına geçtik. Bitkin bir halde kısa bir süre yürüdük. Daha sonra Bulgar polisi bizi yakaladı. Bize bağırıp çağırdıktan sonra bazılarımızın cebindeki parayı aldı. Sonra bizi geçtiğimiz tellerden tekrar Türkiye'ye gönderdiler. Bizim Avrupa'ya gitmekten başka çaremiz yok. GPS cihazıyla yeni bir yer belirledik. Biraz ağaçlık alanda dinleneceğiz. Tekrar geçmeye çalışacağız."

"ÖLÜM KOKUSUNDAN KAÇIP GELDİK"

Kentin girişinde bekleyen diğer sığınmacılar ise Yunanistan'ın kendilerini sınırdan geçireceğine inandıklarını söyledi. Adının Muhammed Faris olduğunu öğrendiğimiz genç şunları dedi: "Tekirdağ'dan buraya kadar yürüdük. Bizim amacımız burada kalmak değil, sadece Yunanistan'a geçiş yapmak istiyoruz. Oradan da Avrupa ülkelerine geçeceğiz. Bizi geldiğimiz şehirlere dönmemiz için ikna etmeye çalışıyorlar. Ölsek de dönmeyeceğiz."
12-13 yaşlarında bir erkek çocuğunu gösteren Faris, "Bakın bu benim ağabeyimin oğlu. Halep'te patlayan bir bombanın parçaları hâlâ vücudunda. Savaşı biz istemedik, biz sadece ölüm kokan ülkemizden kaçmak zorunda kaldık" ifadesini kullandı. Halep'te bir bijüteri dükkânının olduğunu belirten Muhammed ise 1 yıl önce dükkânının yağmalandığını, geldikleri Türkiye'de de çok çalıştırılmalarına rağmen çok az para verildiğini, hatta bazen hiç verilmediğini kaydetti.

"SAVAŞI BİZ ÇIKARMADIK, ACISINI BİZ ÇEKİYORUZ"

Otogardan Antik Park'a geçiyoruz. Orada da yaklaşık 200 sığınmacı var. Onlar daha organize gibi. Hemen yanımıza Türkçe bilen bir genç kız geliyor. Adı Şirin Halil. "Biz haftalar, aylar sürse bile burada bekleyeceğiz. Bu savaşı biz çıkarmadık ama savaşın bütün acısını biz çekiyoruz. Birileri savaş zengini olacak diye bizim insanlarımız ölüyor. Bu dünya hepimizin. O yüzden buradan Avrupa ülkelerinden birine geçmeden ayrılmayacağız. Eğer polis bizi zorla geri göndermek isterse ölümüne direneceğiz" diyor güzel Türkçe'siyle. Bekleyenler arasında üniversite öğrencisi olanlar çoğunlukta. Yabancı dil biliyorlar, akıcı İngilizce konuşuyorlar. Hepsinin de amacı bir Avrupa ülkesinde öğrenimine devam etmek ve bir meslek sahibi olup insana yaraşır koşullarda yaşamak. "Biz dilenci değiliz. Avrupa ülkelerine ev, maaş veriyorlar diye gitmek istemiyoruz. Bize iş verilsin; biz kiramızı veririz, kimseye yük olmayız" diye konuşuyorlar.