İftar sofraları, israf sofralarına dönüşmesin

Güncelleme:

Ramazan ayının başlamasıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı sarayında verilen iftar yemeği çok konuşuldu, çok tartışıldı. Kimisi iftar yemeğine harcanan paranın yüksekliğinden, kimisi iftarın gösterişinden şikâyet etti.

Gösteriş ve şatafat ekseninde sadece cumhurbaşkanlığı sarayındaki iftar mı tartışılmalı?

Her yıl değişik mekânlarda iftar sofraları kurulur.

Sokaklarda, belediyelerin ve hayır derneklerinin kurduğu sofralara bir lafımız yok.

İftar çadırları, gurbette okumak için yurtlarda kalan öğrencilerin, iftar saatlerinde görevleri icabı evine gidemeyen güvenlik güçlerinin, sokaklarda yaşamak zorunda kalan kimsesiz, geliri olmayan muhtaç insanların, iftar saati nedeniyle evine yetişemeyenlerin ve hatta oruç tutamasa da açlıkla mücadele etmek zorunda kalan birçok vatandaşın sıcak bir lokma yiyebilmelerine olanak sağlamaktadır.

Ve birlikte oruç açma, yemek yeme, hatta sohbet etme duygusunu barındırdığı için toplumda özel yeri vardır.

Ama lüks otellerde, gösterişli zengin sofraların israfın haram olduğunu belirten bir dine uygunluğu yüksek sesle tartışılmalıdır.

Sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler vermek israfın acımasız boyutunu bize çok net gösterir. Kuran’ın Isra suresinde “saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır” der…

İftar sofraları israf sofralarına dönüşmemelidir.
Geniş Müslüman coğrafyası aynı zamanda dünyanın en gelişmemiş topraklarını içeriyor ve fakir insan yığınlarının sayısı azımsanamayacak kadar çok maalesef.

Hz. Muhammedin hadisindeki “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” şiarına uygun davranabilen kişi aslında gerçek Müslüman olmayı becermiş demektir.

Ülkemizde 2012’de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayısı 2014’te 30,5 milyona yükseldi. Yardıma muhtaç hane sayısı da 8 milyona çıktı.

Çöpten beslenen insanların olduğu bir ülkede kurulan zengin sofasında yenen her lokma haramdır. Bunun için mütevazi sofralarda akraba, eş, dosta ve fakir, fukaraya yemek vermenin hayrı, zengin sofralarından kuşkusuz çok daha fazladır.

Lüks otellerde zengin sofraları kurmaktaki amaç çoğu zaman vakıf, siyasi parti ve dernek faaliyetleri olmaktadır. Bu da karşılıklı bir çıkar ilişkisi boyutunda olduğu için hayır olması şüphelidir.

İslâmda hayır ve sevap Allah rızası için yapılır. 

Mesela bir iftar için çok yüksek rakamlar harcayan, bu tür siyasi parti, dernek ve vakıflar ülkenin açlık ve yoksulluk derecesinin yüksek olduğu yörelerde sürekli açık kalan, fakirlere, evsizlere sürekli yemek çıkartan aşevleri kurabilirler…

İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı  ( OECD ) 2011 yılında hazırladığı bir raporda, Türkiye’de açlık sınırında yaşayan çocuk sayısının yüzde 24.6 olduğunu açıkladı. Türkiye bu oranla dünyada üçüncü sırada!

Asgari ücretin 949 TL olduğu Türkiye’de,  Türk-iş Raporuna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.349,22 TL

Bereket ayı olarak bilinen Ramazan ayında, ülkemizdeki bunca fakirliğin, fukaralığın gözü önünde yapılan israfın farkında mıyız?

Ya da bu kadar fakirliğin arasında gününü gün edip, zenginlere, iş adamlarına iftarlar verenler; “komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyen peygamberin ümmetinde olduğunu iddia edebiliyorlar mı?

Soru son derece net değil mi?

Bu da ilginizi çekebilir.

İyi Müslüman olmanın tek şartı insan olmaktır

www.twitter.com/yolagiden

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar