Kifayetsiz Muhalefet

Güncelleme:

Gezi Parkı Direnişi 10 günü buldu. Dün bir ara Taksime yakın bir yerlere gitmeye çalıştık ama İ.T.Ü Taksim ve Hyatt Regency Oteli’n önünden geri dönmek durumunda kaldık. Çünkü araç girişi yoktu.
Barikatlar, taşlar, yığılı bir şekilde, yolun ortasını kaplamış, araç geçişi, dar bir alandan gerçekleşiyordu. Bu sabah uyandık ki, bir takım terör grupları ve polis çatışıyor diye…

Bir takım gazeteci meslektaşım, bu terör hareketlerini samimi bulmamış, hukumetin provake ettiğini ima etmişti.

Bu sancılı süreçte, o kadar yalan yanlış bilgi kirliliği yaşandı ki, neyin doğru neyin yanlış olduğunu takip edemedim ve zaten ondan, bundan duyduğum haberlere de itibar etmedim.
Özetle bu gün dışarıdan objektif bir gözle olayları değerlendirdiğimizde, neler gördük, neler yaşadık dersek?

Bir kere, AKP hukumeti’ ni beğenmek ya da sevmek durumunda değiliz.

Görüşleri ve yaptırımları dünya görüşümüze uymayabilir. Mesela ben de dünya görüşüme uydurmuyorum.

Ama ben AKP’ yi beğenmediğim kadar, hatta daha da fazla muhalefet partilerini de beğenmiyorum. Neden beğenmediğimi de, bu olaylardaki tavırları ile daha net anlamış oldum.
Böyle bir halk hareketini bile yönetemediler ve siyasi bir kazanç elde etmeye baktılar.

Halk, çok samimi, bütün dünyadan destek gören, kapitalizme ve dikatatörce, istekleri sorulmadan, ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile bu önemli parkın belli çevrelere rant kapısı olmasına müsaade etmediler. Aynı zamanda böyle davranan hukumeti de istifaya davet ettiler.

Muhalefet ne yaptı? Biz bu olayların içinde değiliz, Tayyip bey istifa etsin dedi geri çekildi. Oradaki direniş, cesaretli insanların ve milliyetçi, demokrat sanatçıların tekelinde kaldı, bu gün geldiğimiz nokta da sosyal medya da da tü kaka, provakatör ilan edildiler.

İşte bunun için, ben şahsım adına bu ülkede, hiçbir organize mücadeleye girmem. Çünkü insan neyi neden yaptığını bilmez ise, böyle her kafadan bir ses çıkar, o sesler de bir sonuca ulaşmaz. Sonrasın da eğer doğru ise, bu gün olduğu gibi orada oluşan yaraya bir takım mikroplar girer ve hastalık başlar.

Bakarsınız muhalefet partileri yine edebiyatlarına devam ederler. Peki sonuç? Eski hamam eski tas…

Sabahın 3 ünde Tayyip Erdoğan ama mesajla, ama belediyelerle, ama il teşkilatları ile oraya binlerce insanı topluyorsa demek ki iyi organize oluyorlar demektir. Bunun için uçak saatleri bile programlı olarak ayarlanıyor, en ufak detay atlanmıyor. Meydanı aydınlatan ışıklar, müzikler, araçlar, ambulanslar. O zaman ben bu partiyi tasvip etmesem bile bu işi ciddiye alma tavrı bakımından başarılı bulurum.

Diğerleri ne yapıyor, hala siyaset, hamaset, yok biz orada yokuz, yok burada değiliz.
Siz oturun o zaman oturduğunuz yerde. Bir istek, bir plan, hukumete sunulacak, halkın istekleri doğrultusunda çalışmalar hazırlayın. Vatandaşı sokağa dökülüyor konumunda bırakmayın. Sanatçıları ve direnişçileri kollayın.

Sadece eleştirmekle, kınamakla olmuyor, onları biz de yazar, çizer olarak yapıyoruz zaten…
Daha demokrat, daha düşünce özgürlüğünün olduğu, halkı bu noktaya getirmeyecek, halkın çoğunluğunun katılımı ile temsil edilen bir meclis, azınlıkların da söz haklarını korkmadan söyleyebilecekleri bir ülke için hiç mi plan projeniz yok. Sizin göreviniz, elinizi hiç taşın altına koymadan, hep iktidarı eleştirmek üzerinden mi yürüyor?

Yıllardır, doğruluğu ispatlanmamış suçlar yüzünden, hapis yatan milletvekilleriniz var, ne yaptınız onların hakları için, laf üretmekten başka, hangi kanuni yolları kullanarak bir şeyler yapmaya çalıştınız. Nasıl milletin vekili oldunuz?

O zaman şimdi olanlara da şikayet etmeyin.