Nasıl Kalkınacağız?
Bir ruhu, bir yön duygusu, bir ortak ideali ve hedefi olmalı ülkenin...
Hiç biri yok!
Beton döküp, rant gelirlerini AVM'de tüketen azınlık ile üretkenliğin ruhu öldürülmüştür.
Planı programı verimliliği bir yana bırakan bize yabancı yeni liberal politikalarla yön duygumuz köreltilmiştir.
Kayıt dışı istihdam, istihdam vergileri, borsaya finansa dayalı sıcak para kompresleri ile ve de özelleştirmeler izleğinde kitleselleşen işsizlikle kalkınma yolunda ideallerimiz kırılmış; işçi ile işveren göçmen iş gücü üzerinden adeta birbirine kırdırılmış;
büyüme, gelir adaletsizliğini daha da artıran hale bürünmüş, ortak hedeflerimiz tarumar edilmiştir...
Neye dayanarak kalkınacağız?
Kara paraya mı?
Kumar hasılatına mı?
Taklit fason malların veya standardı tutmayan narenciye ihracatına mı; bel başlayacağız?
Dünya, 4. Endüstriyel Devriminden 5G'ye gidiyor; tarım bile uzaydan gözetleniyor!
Ekonomik paktlar Brüksel veya Varşova adını taşımasa da, BRICS gibi yeniden tanımlanıyor; ABD ile Çin gümrük savaşlarına girişmiş bulunuyor...
İrlanda, Hindistan, Kazakistan, Güney Afrika... Her birinin bir modeli var; bizimki ne: Yap-İşlet- üstü sende kalsın!
Sanayileşme ile Kalkınacağız, başka yolu yok.
30'lardaki gibi, metal, maden, pamuk, şeker ne varsa fabrikaları devreye alarak, KİT'leri siyasetin elinden teknolojinin eline devrederek kalkınacağız.
Teknolojiye, AR-GE'ye yatırım yaparak en büyük yatırımı da insanımıza yaparak; meslek teknik okulları ihya ederek, kalkınacağız; başka yolu yok!
İşte bu gerçekleri kabul edersek ve gereğini yürürlüğe koyarsak; ruhumuz da, yön duygumuz da, ideallerimiz ve hefeflerimiz de tazelenecek;
Ulusal devletimiz Dünya'da, fedakar ve çalışkan üretici halkımız Türkiye'de güçlenecek...
Sonuç olarak;
Sanayisizleştirmeye değil sanayileşmeye ihtiyacımız yaşamsaldır...
Aklı ve bilimi, emek ve girişimi, etkince üretip, hakça bölüşmeyi baş tacı ederek; kalkınacağız!..