''Yok edilmeli'' denen roman yayınlandı

''Yok edilmeli'' denen roman yayınlandı
Güncelleme:

Ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez’in ölümünden önce yok edilmesini istediği ve orta yaşlı bir kadının erotik macerelarını konu alan romanı, ailesi tarafından yayımlandı.

Gabriel Garcia Marquez, on yıl önce yaşamını yitirdiğinde, demans hastalığıyla mücadele ettiği dönemde yazdığı bir romanın izlerini geride bıraktı.

Son günlerinde Garcia Marquez, oğullarına romanın yok edilmesi gerektiğini söyledi.
Ancak oğulları, babalarına "ihanet" ederek kitabın yayımlanmasına karar verdiler.

 Bu hafta İspanyolca olarak yayımlanan 'Ağustos'ta Görüşürüz' adlı kitap, dünya genelinde 12 Mart'ta satışa sunulacak.

Yayımlandığı dile bağlı olarak 100-120 sayfalık kısa bir roman olan 'Ağustos'ta Görüşürüz', her yıl Ağustos ayında tek başına bir adaya giden ve 20 yılı aşkın süredir mutlu bir evliliği olmasına rağmen her seyahatinde yeni bir sevgili edinen yaşlı bir kadın olan Ana Magdalena Bachorta'nın hikayesini anlatıyor.

İLK KEZ BİR KADIN MERKEZDE

Garcia Marquez eserlerinde ilk kez bir kadın kahraman hikayenin merkezinde yer alıyor.

 2014 yılında vefat eden Kolombiyalı Garcia Marquez, 'büyülü gerçekçilik' türüne öncülük etmesiyle tanınıyor.

Marquez'in Kolera Günlerinde Aşk ve Yüzyıllık Yalnızlık gibi kitapları dünya çapında 50 milyondan fazla sattı.

 Anthony Cummins, Observer’da yayınlanan makalesinde Latin Amerikalı Nobel ödüllü yazarın isteği dışında ölümünden sonra yayımlanan ‘canlı ve hareketli evlilik dışı seks öyküsünün’ korktuğundan daha iyi olduğunu belirtti.

Marquez’in "Bu kitap yok edilmeli" sözlerini anımsatan Cummins, orta yaşlı bir annenin erotik maceralarını anlatan romanın Márquez tarafından hayattayken yayımladığı son roman olan Memories of My Melancholy Whores'u (2005) bitirebilmesi için bir kenara bırakıldığını belirtti. Makalede, 2014 yılında ölmeden önceki son 10 yılını demansla yaşayan yazarın çocuklarının babalarının isteklerini görmezden gelmeyi ve "okurların zevkine" öncelik vermeyi seçtiklerini belirten Cummins şöyle devam etti:

"BAZEN OKUYUCU DA ÜRPERİYOR"

“Akıcı bir okumayla ortaya çıkan sonuç, her Ağustos ayında Atlantik kıyısındaki isimsiz ülkesinden ayrılıp 24 saatliğine annesinin gömülmeyi seçtiği isimsiz Karayip adasına giden Ana Magdalena Bach'ın hikâyesi. Kocasına dönmeden önce annesinin mezarına çiçek bırakmak için bir feribota biner - bu da yıllık tek gecelik ilişki için bolca zaman bırakır; dans pistindeki flörtler yerini otel odasındaki ateşli kavgalara ve eve döndüğünde komik bir şekilde rahatsız edici yastık sohbetlerinde ortaya çıkan iç kemirici pişmanlıklara bırakır.

Ana Magdalena için en acı verici olanı, 20 dolarlık ayrılık hediyesiyle yaşadığını ucuzlatan bir adamla heyecan verici ilişkisidir. Eğer o ürperiyorsa, bazen okuyucu da ürperiyor. Üçüncü sayfada, García Márquez onu kendi göğüslerine (iki hamileliğe rağmen yuvarlak ve yüksek) baktırıyor; kısa süre sonra açlıkla sevgilisinin 'dinlenen yaratığı' dediği şeye uzanıyor.

"MARQUEZ YARIM CÜMLELİK SÜSLEME"

rın hepsi García Márquez'in hikâye anlatıcılığının bir parçası. Bu Madam Bovary değil: Ana Magdalena'nın sadakatsizliği, karşılanmamış iştahların psikolojik olarak karmaşık bir şekilde doyurulması değil, kitabı ana şebekeye bağlamanın bir yoludur. Bir orkestra şefi olan kocasıyla 'gençler gibi pervasızca seviştikleri' söylendiğinde, 'bazen en rafine ama çoğu zaman en adi olan randevu motellerinde, bir gece silah zoruyla soyulana ve çırılçıplak kalana kadar', bu cümle tipiktir: diğer romancılar için bütün bir olay örgüsünü sağlayabilecek olan şey, García Márquez için sadece yarım cümlelik bir süslemedir.

Aynı şey Ana Magdalena'nın sevgililerinden birinin seks avcısı olduğunu keşfettiği an ya da kocasını kendi ihanetini itiraf etmesi için suçluluk duygusuyla kışkırttıktan sonra onu ve sevgilisini "merhametli bir silah atışıyla değil, onları bir et giyotiniyle şeffaf dilimler halinde parça parça keserek" öldürmeyi arzuladığı pasaj için de geçerlidir.

Genel atmosfer güneşli, boğucu, hatta çakırkeyif olsa da, Ana Magdalena'nın öğretmen annesinin neden adaya gömülmeye karar verdiğini öğrendiğimizde gerçek bir acı hissediyoruz. Kızı, bunun mezarlığın yüksekliğinin sağladığı panorama olduğunu düşünüyor ve nihayetinde önsezisi çok da yanlış değil.