Bakan Soylu'dan Ümit Özdağ'a: ''Yalan söylüyor!''

Bakan Soylu'dan Ümit Özdağ'a: ''Yalan söylüyor!''
Güncelleme:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisiyle telefonda küfürleştiğini söyleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a ilişkin açıklama yaptı. Soylu, "Gündeme gelmek için yalan dezenformasyon devam ediyor" dedi.

Zafer Partisi (ZP) lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun tartışmaları sık sık kamuoyu gündemine geliyor. Önceleri tartışmanın konusu sığınmacılardı. Kavga büyüyünce bazı bürokratlar da olaya dahil oldu, Cilvegözü Sınır Kapısı'na gitmek isteyen Özdağ Hatay'a sokulmadı. Özdağ, Soylu ile istediği yerde kavga etmeye hazır olduğunu duyurdu. Son olarak ise Özdağ, "Soylu ile telefonda onun başlattığı bir küfürleşme yaşadık" açıklaması yaptı.

Özdağ bugün de Sözcü'ye yaptığı açıklamada, "Bu küfürleşme benim açımdan da Türkiye açısından da kişisel bir mesele değil. Telefonda ‘Siz beni tehdit ediyorsunuz' dedi ve küfür etmeye başladı. O küfürler edince, ben de anlamış olduğu dilden cevap verdim" ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Soylu, bugün yaptığı açıklamada, Özdağ'ın gündeme gelmek için yalan söylediğini belirterek, "Gündeme gelmek için yalan dezenformasyon devam ediyor" dedi.

ÖZDAĞ ''ÇOCUĞUM ŞAHİT'' DEYİP AÇIKLADI: ''SOYLU TELEFONDA KÜFÜR ETMEYE BAŞLADI''

Türkiye'deki yasal ve kaçak sığınmacılarla ilgili sorunların çözümü için en büyük kamuoyunu yaratan isim olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki "küfürleşmeye" kadar vardığı iddia edilen tartışmalarla ilgili çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

Son olarak "Soylu ile telefonda onun başlattığı bir küfürleşme yaşadık" açıklamasını yapan Zafer Partisi lideri Özdağ Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan Özdağ, olayla ilgili şunları söyledi:

Süleyman Soylu ile benim aramda mesele kişisel değildir. Soylu'nun bana ilk kez Antalya'da Göç İdaresi Başkanlığı'nın çalıştayında hakaret etti. Fakat bağımsız Türk yargısından bunun hakaret olmadığı kararı çıktı. Bu küfürleşme benim açımdan da Türkiye açısından da kişisel bir mesele değil. Bir baskıcı rejimin İçişleri Bakanının, bir parlamentere ve parti genel başkanına politikalarını engellediği için ve deşifre ettiği için nefret kusmasıdır. Benim Soylu'nun temsil ettiği rejimle kavgam Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti kavgasının yansımasından ibarettir.

Bir TV programında bana, 86 yaşındaki anneme, aileme hakaret etti. Göç İdaresi Başkanlığı kanalıyla fonlamış olduğu pejmürde, ahlaksız siteler aracılığı ile ben ve parti yöneticileri ile ilgili ahlaksız haberler yaptırıyor. Bu konuda kendisini WhatsApp üzerinden ağır şekilde uyardım. Yaptırmış olduğu bizimle ilgili bir pis haberi kendisine yollayarak uyardım. Birkaç dakika sonra beni aradı. Soylu, telefonda ‘Siz beni tehdit ediyorsunuz” dedi ve küfür etmeye başladı. O küfürler edince, ben de anlamış olduğu dilden cevap verdim. Almanya'da bir içişleri bakanı, değil bir milletvekiline, sade bir vatandaşa küfretse görevden alınır.

Süleyman Soylu küfür ettiğinde, benim de buna karşılık verdiğimde çok az gördüğüm 10 yaşındaki oğlum Alp'le birlikteydik. Tabii o da küfürleşmeleri duydu. Bana dedi ki; “Baba, Türkiye de 85 milyon vatandaş var, bir tanesi İçişleri Bakanı ile küfürleşiyor. O da benim babam.” Sevgili Alp'ten de böyle bir şeye şahit olmak zorunda bıraktığım için özür diliyorum. Ama Türkiye'nin geleceğinde Süleyman Soylu türü siyasetçilerin olmaması için mücadele verilmeli.