Kılıçdaroğlu'ndan Ankara katliamı için şok iddia

Kılıçdaroğlu'ndan Ankara katliamı için şok iddia

CHP lideri Kılıçdaroğlu katıldığı canlı yayında polisin Ankara'daki katliamla ilgili herşeyi bildiğini öne sürdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’daki terör saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu, “Aslında polis tamamını, emniyet tamamını biliyor. Dinlenen bir adam takip edilmez mi? Güvenlik önlemini almak istiyorlar. Güvenlik önlemi alınmamasına ya da bunların tutuklanmamasına tek neden; siyasi otoritenin ‘gereğini yapın’ talimatını vermemesidir. Yani açıkça IŞİD’i korumuş olmasıdır. Bu bir gözlem değil çok açık ve net söylüyorum.” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Samanyolu Haber Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu’nun sunduğu ‘Günlük Özel’ programının konuğu oldu. Ankara’daki terör saldırıyla ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Ankara katliamını gerçekleştiren kişi İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı canlı bomba listesinde adı olan kişi; Yunus Emre Alagöz. Eğer bir teröristi izliyorsanız, telefonunu dinliyorsanız, kimliğini saptamışsanız, fotoğrafını elde etmişseniz, ‘bunlar canlı bomba, dikkatli olun’ demişseniz ve buna karşı hiçbir şey yapılmamış ve Ankara’nın merkezinde eylemlerini gerçekleştirmişlerse bu işin bir sorumlusunun olması lazım. Sorumlu kim? Kahvede oturan Mehmet efendi değil, bakkalın da böyle bir yetkisi yok, muhalefetin de yok, benim de yok. Ben de ana muhalefet partisinin genel başkanıyım. Dönüp kime soracağız? Ülkeyi yönetenlere. Telefonları dinleyen kim? Hükümet. Kişileri kim tespit ediyor? İstihbarat. Kime bağlı? Hükümete. Bütün bunlara rağmen önlem alınmıyor. Ve bunlar gelip Ankara’da 102 kişinin katline yol açıyorlar. Şimdi sorumlu kim? Hükümet. Dünyanın her yerinde böyledir. Böyle bir olay olduğunda sorumlusu ilgili hükümettir.” diye konuştu.

’95 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ AÇIKLANIRKEN ADALET BAKANI GÜLÜYOR’

Olayın ardından basın açıklaması yapan bakanları eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Adalet Bakanı’nın sorumluluğu televizyonlara çıkıp gülen adam. O zaman rakam 95’ti. Ölen insanlardan dolayı vicdanında en ufak bir sorumluluk hissetmeyen birisi. Bunun kesinlikle adalet bakanlığı koltuğundan ayrılması lazım. Öbürü İçişleri Bakanı, zaten baş sorumlusu da o. İkisini koruyan kim, Başbakan. O zaman Davutoğlu da bunun sorumlusudur. İstifa etmeleri gerekiyor. İki bakanın istifa etmesi gerekiyor. Davutoğlu’yla görüşmemde bakanları görevden almasını söyledim. Müfettiş görevlendirdiğini söyledi. İyi de müfettişler bakana bağlı. Bakana bağlı müfettiş bakanı mı denetler. Bakanın emir ve talimatına göre hareket eder.”

Ankara olayında kesinlikle bir zafiyet olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “102 kişi nasıl öldü? Başbakan, gar önünde önlem alınmadığını itiraf etti. Kanaatim şu: Aslında polis tamamını, emniyet tamamını biliyor. Dinlenen bir adam takip edilmez mi? Güvenlik önlemini almak istiyorlar. Güvenlik önlemi alınmamasına ya da bunların tutuklanmamasına tek neden siyasi otoritenin gereğini yapın talimatını vermemesidir. Yani açıkça IŞİD’i korumuş olmasıdır. Bu bir gözlem değil çok açık ve net söylüyorum.” ifadelerini kullandı.

IŞİD’İ TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMEK İSTEMİYORLAR

Hükümeti ve özellikle içişleri bakanını sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kendinizi iç işleri bakanının yerine koyun. Kişiyi dinliyorsunuz, fotoğrafı da var elinizde. Takip ediyorsunuz. Bu geliyor ama kimse yakalayamıyor. Mantığı nedir, ‘eylem yapmadan kişi tutuklanamaz’. Hukuktan bile haberleri yok bunların. Çıkan yasalardan bile haberleri yok. Terör örgütü üyesi olmak tutuklanmak ve bizatihi hapsedilmek için yeterlidir. Çünkü IŞİD’i terör örgütü olarak görmek istemiyorlar.” şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLU’NDAN GÜL’E DESTEK!

Kılıçdaroğlu, Ankara olayıyla ilgili 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş’ı arayarak taziye iletmesine tepki gösteren Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu eleştirdi. CHP lideri, “Başbakan Davutoğlu’nun nesini ciddiye alacaksınız? Sayın Davutoğlu gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek anlamda başbakanı mı? Sayın Abdullah Gül, beni de aradı taziyelerini iletti. Bizim de gençlik kollarından gencecik çocuklar hayatlarını kaybettiler. Bu işin mağdurları kimler? Hayatlarını kaybeden şu veya bu partinin üyeleri ya da hiçbir yere üye olmayan vatandaşlar.

Bir işin asıl sorumlusunu yani önlem alacak kişiyi arayıp başsağlığı dilemek nedir Allah aşkına? Nasıl olur bu? Sorumlu kendisi, ‘bana başsağlığı dileyin’ diyor. Senin neyine bağ sağlığı dileyeceğim? Sen bu işin sorumlususun, önlemi almayan sensin. Güvenlik zafiyetini yaratan sensin. Taziyenin ne anlama geldiğini acaba biliyorlar mı? Sayın Abdullah Gül, konunun önemini gayet iyi bilen, duyarlılıkları olan, taziye için telefon eden, bu anlamda insani kaynaşmayı sağlayan, görüşleri ne olursa olsun insanlarımızın bu şekliyle teröre kurban gitmesinin hoş olmayacağını çok kibar bir üslupla dile getiren bir kişidir. Abdullah Gül’ü böyle biliyoruz. Davutoğlu’nun böyle bir tepki göstermesini anlamış değilim. Hangi gerekçeyle taziye mesajında bulunacak Davutoğlu’na? Önlem alacak adama taziye mi iletilir?” ifadelerini kullandı.

DAVUTOĞLU’NUN ANLATTIKLARINDAN ÜRPERDİM

Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmelerinden sonra, “Öyle şeyler söyledi ki açıklarsam zor durumda kalır.” demişti. Bunun üzerine Davutoğlu da bugün, “Açıkla, ben zor durumda kalmam açıklayan zor durumda kalır.” ifadelerini kullandı. Konuyla ilgili soruyu cevaplayan Kılıçdaroğlu, “Ben devlet terbiyesi almış birisiyim. Bir konunun ne zaman nasıl açıklanacağını Davutoğlu’ndan daha iyi bilirim. Davutoğlu o konuların açıklanmasını isterse ona açık net bir çağrıda bulunuyorum. Onun arzu ettiği televizyon kanalında ve arzu ettiği gazetecilerle yan yana geliriz. Oturur konuşuruz. Açıkla derse yüzüne açıklarım. Bana göre stratejik bilgiler değildi. İlla açıklamamı istiyorsa beraber çıkalım televizyon kanalına. Bazı konular ilk defa duyduğum şeylerdi ürperdim. Böyle bir şey olamaz dedim ama maalesef olmuş bunlar. Ankara katliamına benzeyen şeylerle ilgili. Şu aşamada daha fazla ayrıntı doğru değil.”

Kılıçdaroğlu, Abdulkadiroğlu’nun, “O konular yine iktidarın zafiyetlerinden ve güvenlik önlemleri almamasından kaynaklı şeyler miydi size anlattıkları.” şeklindeki sorusuna ‘evet, itiraf’ cevabını verdi.