Kılıçdaroğlu'ndan iktidara çok sert sözler

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara çok sert sözler
Güncelleme:

CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında "Sözü dinlenen bir Türkiye'den, Ortadoğu'da dışlanan bir Türkiye konumuna geldik. Gidip 3-5 kuruş için dilenirseniz, sizin itibarınız da güveniniz de asla olmaz" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarında satır başları şöyle:

"Geçen hafta adalete geniş yer ayırmıştık. İstanbul Başsavcısı'nın Ankaraya yazdığı dilekçeyi dile getirmiştim. Devletin geleneğinde 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde yargının içinde çeteler oluştu dememiştir. Bir savcı bunu diyorsa bıçak kemiğe dayanmıştır. Bunu dillendirdim, mektubun can alıcı yerlerini okudum. Ardından erişim engeli getirdiler kimse duymasın diye. Nereye giderseniz gidin, vicdanlı her vatandaşa sorun 'Türkiye'de adalet var mı?' diye sorun. Adaletin olmadığını biliyoruz. 

Bu dilekçe ilerde yargı tarihinde önemli bir belge olarak duruyor. O gün dilekçede okumadığım bir cümleyi de okuyayım: 'Yapılan görevlendirme ile sürekli aynı hakimin nöbetini takip eden avukatların teslim edilip banka kayıtlarının araştırılmasına tetkikine ihtiyaç duyulmaktadır' diyor. Rüşvet dağıtan avukatlar ve rüşvet alan hakimler. Türkiye çalkalanıyor. Dün Barış Terkoğlu güzel bir yazı yazmış bununla ilgili diyor ki; 'Bu çeteler Anadolu Adliyesinin kurulacağını hangi hakimlerin getirileceğini biliyordu diyor. Bunlar hakimleri siyasete soktular. Erişim engeli getirilen konuşulan metni TBMM'de okunacak ve meclisin tutanaklarına geçirilecek. Ben 85 milyonun hakkını savunuyorum sizin değil. Sizin feriştahınız da gelse bizi asla susturamaz. Adaleti bu memlekete getireceğiz. Muhalefette olsak da getireceğiz. 

"DIŞ POLİTİKADA GÜVEN VEREN BİR ÜLKE OLMAKTAN ÇIKTIK"

Hastane bombalanır mı akıl var mantık var. Bir insanın gözü dönmüşse, kendi koltuğuna düşkünse onlar giderler hastaneyi de bombalarlar. Bunun dünyanın gözü önünde yapılması 21. yüzyıl için en büyük ayıplardan birisidir. Kadınlar, çocuklar öldürülecek ve kimsenin sesi çıkmayacak. Geçmişte Türkiye Orta Doğu'nun en güven veren ülkesiydi. Cumhuriyeti kurmuştuk, mazlum ülkeler de kurdular. İnsan haklarında önemli adımlar attık. 

Türkiye dış politikada güven veren bir ülke olmaktan çıktı. Türkiye geçmişte sorunları çözmeye talip olmazdı, sorunları çözmeye davet edilirdi. Şimdi bizimkiler bağırıyor: 'Gelin biz size arabuluculuk yapalım.' Ama kimse dinlemiyor. Sözü dinlenen bir Türkiye'den, Ortadoğu'da dışlanan bir Türkiye konumuna geldik. Şimdi arabuluculuk görevini Katar'a verdiler. Gidip 3-5 kuruş için dilenirseniz, sizin itibarınız da güveniniz de asla olmaz. Ağır laflar ettiler, Mısır ile kavga ettik. Ortadoğu halkları bize imreniyor, bizim gibi özgür bir ülke olmak istiyorlar. Eğer dış politikayı iç politikadan ayırmazsanız güven kaybına uğrarsınız. 

"ŞİMDİ BİZ DE SORMAZ MIYIZ?"

Öyle bir dil kullanıyoruz ki sözün nereye gittiğini hesaplamıyoruz, birilerini kırıyoruz. Amerika 2 uçak gemisi gönderdi, Erdoğan bağırıyor: 'Ne işin var burada?' Şimdi biz de sormaz mıyız, 'Senin damadının ABD savaş gemisinde ne işi var?' İkili oynamayacaksınız. Damadına, yakınlarına bakacaksın, neyi nasıl yaptığına da bakacaksın. Dışişleri Bakanlığı sıradan bakanlık değildir, Türkiye'nin dış politikasını belirler. 'Bu can bu bedende kaldıkça bu papazı teslim etmem' diyordu, tıpış tıpış teslim ettin. Sana kim güvenecek? Dış politikada güven kaybı çok önemli bir güven kaybıdır. Mavi Marmarada milleti kışkırtacaksınız, arkasından 'Bana mı sordun giderken' diyeceksiniz. Güven kaybı çok temel bir kayıptır. 

YABANCI ASKER TARTIŞMASI!

Cumhuriyetin 100. yılını, 100. yaşını kutlayacağız. Biz Cumhuriyeti kanla gözyaşıyla kurduk, ağır bedeller ödedik. Ülke işgal altındayken babalarımız, dedelerimiz büyük mücadeleler verdiler. Gözüm Sakarya'da düşüncem İstiklal yolunda. Milli Kurtuluş Savaşı sıradan bir savaş değil, ağır bedeller verilen bir savaş. Biz bu savaşı verdikten sonra başka ülkeler de örnek alarak kendi kurtuluş savaşını verdiler, onlar da cumhuriyete geçtiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti önderlik eden bir ülkedir. 100. yılda iktidar ve onun destekçisi bir partinin kararıyla yabancı askerler geliyor. Eğer iktidar kendi askerine ordusuna güvenmeyip başka askerleri çağırıyorsa; o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur.

Gittiğiniz her yerde anlatın; Cumhuriyet'in 100. yılında yabancı askerleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne çağıracaklar. Neymiş terörle mücadeleymiş. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz. Cumhuriyetin 100.yılını büyük bir coşkuyla kutlamalıyız, koşmalı oynamalıyız. Toplumun her kesimi bu duyarlılığı paylaşmalı.

Çiftçisinden barosuna, sanatçısına kadar. Sevincimizi paylaşmalıyız. 100 yıl önce kurduk, ikinci yüzyılımıza adım atıyoruz demeliyiz. Başta Mustafa Kemal Atatürk ve bu yolda şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz. Onlar Türkiye'yi var eden insanlardır. Dışişleri Bakanlığı'nın bulunduğu fecaati anlattım. Büyükelçi Cumhuriyeti kutlamayı ertelemiş, ama kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım bu elçi olamaz. İki eli önünde süt dökmüş kedi gibi duruyor. Vallahi bu büyükelçi olamaz dedim. Telefon ettim bu kim diye. Türkiye'de Dışişleri Bakanlığı'nı bu hale getirirseniz saygınlığımıza gölge düşürmüş olursunuz. 

Partili arkadaşlarımız, sanat dünyamız sık sık ifade eder. Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandıracağız. Cumhuriyet bizim cumhuriyetimiz, bu Cumhuriyet'i birlikte kutlayacağız."