"Bayrak asan dayı"nın büyük sırrı

"Bayrak asan dayı"nın büyük sırrı

Sanal ortamda fenomen olan "bayrak asan dayı" fotoğrafı bakın nasıl ortaya çıkmış.

İnternetin meşhur karelerinden olan "bayrak asan dayı" fotoğrafındaki bayrağın asılmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istediğini biliyor muydunuz?

Hepimiz 'balkonuna bayrak asan dayı' fotoğrafını biliyoruz. Son zamanlarda sosyal medyanın fenomen karelerinde biri oldu. Her ne kadar fotoğraf bu kadar meşhur olsa da balkonuna bayrağı asan kişiyi ve olayın hikayesini bilmiyoruz. Habertürk gazetesinden Elif Key, "Bayrak asan dayının" hikayesini yazdı. İşte Elif Key'in "3 m2 balkona dünyayı sığdırdık" başlıklı yazısı:

Google'a yüzlerce kere sorulmuş, "Bayrak asan adam, bayrak asan amca, bayrak asan dayı kim?" diye. Kimse bilmiyor. Dayı ve amca kısmı mühim, tanımadan akraba etmişiz. Davete gerek görmeden aylardır o balkondayız, kenarda plastik bir beyaz sandalye, üzerinde bir çift terlik. Terlik kısmı da mühim; bir misafir geldiğinde "Dur şimdi sen ayağını taşa basma" denir, bir de balkon yıkarken lazım olur yedek terlik. Bir balkonda olması gerekenler listesi gibi bir fotoğraf: Bir dayı, bir sandalye, bir de ekstradan Türk bayrağı. Artık Cem Yılmaz bile başaramıyor bizi birleştirmeyi, kaldı ki son kullanma tarihi gibi son beraber sevinme tarihlerimiz 2002 ve 2003, birinde Dünya Kupası üçüncüsü olmuşuz, birinde Eurovision birincisi. Şimdi kupa dediğimiz evdeki kahve kupaları, Eurovision'u da seyredene meczup gözüyle bakılıyor. Birlik ve beraberliğe belki de artık ihtiyaç duymasak da bir kişi direniyor, balkondaki o dayı, hepimizin dayısı!

ÜÇ YILLIK FOTOĞRAF

Hikâyenin başına dönelim: 16 Haziran 2013. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da Kazlıçeşme'deki "Milli İradeye Saygı"mitinginde pencerelere Türk bayrağı asma kampanyasının başlatılmasını istiyor. "İstanbul duy sesimi" dediği halde sesi 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'ye bağlılığını yüzde 78 oy oranıyla netleştiren Balıkesir'in Dursunbey İlçesi'nden duyuluyor. Kim nereden bilsin o ilçede bir balkon, balkonda duran çizgili tişörtlü bey, hatta kenarda duran beyaz plastik sandalye üç sene sonra mutlu anlarımızın aksesuvarı olacak.

Hikâyenin başında elde var iki fotoğraf, nereden nereye. Neler görmedi ki o balkon? Aziz Sancar Nobel Ödülü'nü aldığında görüldü balkonda! , Leonardo Di Caprio Oscar'ı kucakladığında filmdeki ayı oradaydı. Ve hatta Jon Snow, Game of Thrones'a hacılarla hocalarla geri döndüğünde, LGBTİ bireyler ve şiddet gören kadınlar desteğe ihtiyaç duyduğunda, Euro 2016'ya kaldığımızda, Emre Mor golün asistini verince hep o balkonda bulduk kendimizi.

Telefondaki ses kaydı: "Dursunbey Belediyesi'ne hoş geldiniz. Başkanlık için 1, Beyaz Masa için 2, Zabıta için 3..." 2'ye basayım. Beyaz Masa'nın her şeyi bildiğini varsayıyorum, Nadire Hanım'ın keçisi nereye kaçmış, çeşmenin suyu bugün akar mıymış, balkona bayrak asan dayı sizin orada mı yaşıyor? Beyaz Masa'dan Ayşe Hanım tüm nezaketiyle ve herkesin birbirini tanıdığı yerlere has bir alışkanlıkla dört haneli bir rakam söylüyor. "1234'ü arayın, evdedir, ismi Salih, Salih Tahtalıoğlu."

"Asın bayrakları" komutuyla onlarca fotoğrafını paylaştığımız, birbirimize yollayıp güldüğümüz, milli balkonumuzun sahibi Salih Bey, Dursunbey Belediyesi'nden emekli. Üç evladı var. Kendisini nereden duyup da taa oralarda bulduğumu soruyor. Ayıptır söylemesi biz iki günde bir sizin balkondayız, asıl siz anlatın Salih Bey. Tüm bu olanlardan haberi var, yaşanan Photoshop çılgınlığından çocukları haberdar ederlermiş babalarını. O da farkında bizi tek bir karede birleştirdiğinin. Ne yazık ki bu paylaşılan fotoğrafların çoğunu net göremiyor hatta bazen hiç görmüyor. Çünkü Salih Bey 25 yaşından bu yana Behçet hastası. 90'lardan beri sağ gözü görmezmiş, diğer gözü de ancak gün geceye varınca. Japonya'da kesin tedavisi olduğundan, lakin maddi imkânsızlıklar yüzünden gidemediğinden bahsediyor.

Ne hissediyor peki tüm bu paylaşımlar hakkında? Bazılarından çok gurur duyuyor, hoşuna da gitmiş belli ki. Hatta Kremlin'e, Eyfel Kulesi'ne kendi bayrağımızı o asmış gibi anlatıyor: "Kremlin'deydim biliyorsunuz, bir de bizim balkona Cumhurbaşkanı'mızı, Dışişleri Bakanı'mızı da koymuşlar, bunlar güzel, bunlardan gurur duydum" diyor.

O BALKON DURUYOR MU?

Bu fotoğrafın üzerinden 3 sene geçtiğinden, hâlâ aynı evdeler mi, o balkon duruyor mu, plastik sandalyelerin şöyle bir tozunu alıp yaz akşamları oturup karpuz yiyorlar mı? Gurbetten arayınca sorular böyle. Meğer Salih Bey balkonun korkuluklarını yıktırmış da yeniden yaptırıyormuş, birkaç güne yenileri takılacakmış. Bugüne kadar onu kimseler aramamış ama o "Vallahi dünyayı aştı bu hikâye" diyor gülerek. Haksız değil, aştı hakikaten. Asılmadık bayraktan ümit kesilmez, önümüz Amerikan seçimleri, Trump kaybederse elin Amerikalıları bile Hillary'yle sığışır o balkona!

HT Gazete