Türbanlılar dikkat çekmeye mi çalışıyor?

Akşam gazetesi yazarı Gülenay Börekçi, Anayasa Mahkemesi'nin türban kararı sonrası, Türkiye ve dünyada türbanlı kadına nasıl bakıldığını ve türbanlı kadının kendi tabiriyle 'içsel kaosunu' irdeliyor.. İşte o yazı:

TÜRBAN, PLAYBOY VE İNCİR YAPRAĞI

Üniversitelerde türbanın serbest bırakılma kararı iptal edildi. Bunu AKP’nin kapatılması gerektiği şeklinde yorumlayanlar var, ama onun da nelere yol açacağı belirsiz. Kaosa devam yani!

Öte yanda, kimbilir ne içsel kaoslar yaşayarak şahsi devrimlerini ilan edenler var. Mesela yıllar sonra başını açan Reyhan Gürtuna. Ya da ‘A Stranger in Her Own City’ adlı Yemen belgeselindeki kız çocuğu. Özgür ruhunun tek istediği dilediği gibi giyinip sokaklarda top koşturmaktı, oysa örtünmeyi reddettiği için ailesinin baskısına ve çevresindekilerin aşağılamalarına maruz kalıyordu.

MISS TURBAN

Türban denen kumaş parçasını çıkarmak bizde ve öteki İslam ülkelerinde bir çeşit bağımsızlık ilanı aslında. Baş edemediği şeyleri kazanca dönüştürme eğilimindeki Batı ise onu yükselen değerleri arasına katmakla meşgul.

Sözgelişi Danimarka’da ‘Miss Türban’ yarışması düzenleniyor. Nasıl yani! Kızlar ‘hazinelerini’ kem gözlerden ne büyük ustalıkla gizlediklerini kanıtlamak için mi yarışacaklar? Issız adaya düşerlerse yanlarında istedikleri üç şey ne, türbanları, Calvin Klein’ları ve iPod’ları mı? Türbanını en fiyakalı bağlayan mı, yoksa güzelliği en az aşikar olan mı kazanacak? ABD’deyse ‘Allure’ tarz şıklık ve güzellik dergilerine ‘Muslim Girl’ eklendi. Kapakta türbanlı ama bol makyajlı kızlar oluyor. Türbanlı bir güzel gülerek kameraya göz kırpıyor bir tanesinde. Komik mi, acıklı mı, karar veremedim.

SIKI MÜSLÜMAN HANIMIN NE İŞİ OLUR?

Tıpkı şimdi yan masada oturan kadın gibi. Topuklu sandaletleri kırmızı ojeli tırnaklarını sergiliyor, türbanındaysa retro kayak çizmesi ve karlı çam ağacı resimleri var. Pek kitsch! Sıkı Müslüman hanımların Noel simgesi bu desenlerle ne işi olabilir? Yolda Winx çantalı bir başka türbanlı kız görmüştüm. Mini etekli, seksi cadıların postmodern dünyasını anlatıyor ya Winx serisi, bana acayip geldi o yüzden. Marxist-Leninist bir gencin gamalı haç rozetiyle gezmesi gibi. Absürd. Farkında olarak ya da olmayarak, dikkat çekmeye mi çalışıyorlar? Berbat kıyafet tercihleri, bir yardım çağrısı ya da ruhlarını hapseden simgesel duvarları yıkma çabası mı? Masaldaki Rapunzel esaretten saçları sayesinde kurtulmuştu ya; onlar da, saçlarını sere serpe savuramayacaklarından, özgürlük ihtiyaçlarını başka şekillerde mi ifade ediyorlar?

SEÇİM DEĞİL CEHALET

Hayır, seçim değil, derin bir cehalet söz konusu sadece, ortak zevksizliğimizin İslami yüzü. Kendileri bile bilmiyor ne yaptıklarını. Kadınları örtünmeye teşvik edenlerle o çirkin başörtülerini ve ucuz Winx çantalarını üretenlerin aynı zihniyette olduklarını, Amerikan usulü kapitalizmin her koşulda galip geldiğini fark etmiyorlar. Entelektüel makalelerin yanı başında çıplak kadın bedenlerini sergileyen Playboy dergisinin ya da kadrosuna eski solcu yazarları katarak açık fikirliliğini kanıtlamaya çalışan İslami gazetelerin düzenli okurlarından farksızlar.

İSLAMİ EROTİKA

Çarşaflı ve peçeli femme fatale’ler çizen İranlı Makan Emadi, ‘İslami Erotika’ serisinde bu Frankenstein’lık halini güzel dile getiriyor. 1950’lerin Amerikan pin-up’larını ve Playboy’un, adlarını hiç kimsenin hatırlamadığı orta sayfa güzellerini çağrıştıran tablolarında kadınların bedenleri açılırken yüzleri kapanıyor. Ellerinde cola şişeleri, iskambil kartları, uzaktan kumandalar... Öyle ya, küresel dünyada sistem kadınların, cinsellikleri üzerinden denetlenmeleri üzerine kurulu. Batı’da teşhircilik sınırında açılarak, Doğu’daysa örtülerek... İncir yaprağı ezelden beri duruyor, kadının günahkârlığını hatırlatmak üzere. Yer değiştiriyor sadece, o kadar.