Gündem Çok Sıcak

Güncelleme:

Gündem yine çok sıcak, yine çok belirsiz.  Bir anlamda gayet net ama müthiş bir gerginlik ortamı adeta Gezi’ dekine yakın bir tempo yaşanıyor. Yine haber almak istiyor ve ağırlıklı olarak gelişmeleri sosyal medyadan ve internetten takip ediyoruz.

Bu gün Başbakan yardımcısı açıklama yapıyor ve ‘sosyal medya sorumsuz bir alan, bizim baştan beri bu konuda sıkıntımız var’ diyor.

Niye ki? Bu bir anlamda insanın kendine güvenmesi gibi değil mi?

Milyonlarca haber çıkabilir hakkımızda ya da birilerinin hakkında, ama gündüz ve gece gibi de nettir aslında ‘gerçekler’.

Yanlışsa da çıkar; ‘Yanlış’ dersiniz. O da tarihingerçekler  sayfasıiçerisinde yer alır.

‘Kendine güvenmek’; rakiplerin olsa da onlarla değil, kendinle yarışmaktır bir anlamda.

Kıskançlıktan uzaktır, hatta ‘hodri meydan’ demeyi gerektirir.

Tabii yeteri kadar iyiysen ve doğruysan, değil bir şeyleri bastırmak, ondan kaçınmak, göğsünü gererek çıkarsın ortalara.

Hata da yapabilirsin, hata yaptım dersin.

O da erdemlidir, o da özgüvenden gelir.

Ama onun ağzını kapatayım, bunu susturayım hissiyatı, korkulardan ve güvensizliklerden beslenir.

Olmayan bir şeyi ispat edebilir misiniz?

Hiç sanmıyorum.

Niçin insan etrafındaki farklı sesleri susturmak ister?

Eğer ki o seslerden çatlaklar, fesatlıklar, yalanlar, yanlışlar akıyorsa, zaten onları söyleyen, kendi pisliğinde boğulacaktır.

Onun için endişeye hiç gerek yok.

Samimi söylüyorum, böyle durumlarda yapılacak en iyi şey; daha fazla özgürlük vermektir, basına, sosyal medyaya, insanlara.

İşte o zaman, gerçekler, rahatça ve olması gerektiği gibi ortaya çıkar.

Herkes bir yere kadar kandırılabilir ama kendini kandırman mümkün değil ve en önemlisi de o galiba.

Bırak etrafını, toplumu, şunu, bunu, yarın, öbür gün, torunlarına anlatacak bir hikayen, etrafında, en yakınlarına bakacak yüzün olsun.

Bunları bir şahsa yönelik söylemiyorum. Genel bir şeyden bahsediyorum. Olması gerekenlerden.

İçinde bulunduğumuz ortam öyle midir? Bilmiyorum. Doğruları gerçekten bilenler, aslını ortaya koyacaktır, koymalıdır.

İnsani, dünyevi çıkarlar bu dünyada ama bir de inandığınız öteki dünya var ya.

İşte orada, buradaki küçük hesaplar, kazanımlar, ayak bağı olacak. İnananların kitabında yazan şekli ile tabii….