İlişkiler

Güncelleme:

Evlilikler neden uzun sürmüyor? İnsanlar neden çabuk birbirlerinden sıkılıyor? Bu soruları eşimizden, dostumuzdan sık sık duyuyoruz? Aynı sorular ilişkiler içinde geçerli ama dönem itibarı ile, ilişki ya da beraberlikten bahsetmek ayıp, hep evlilik üzerinden konuşmamız lazım. İmam nikahı geçerli olmasa bile birlikte yaşama yerine, imam nikahlı yaşayan beyler daha makbul. Hanımlar ise imam nikahlı ise, olabilir, nikahsız ise çok ahlak dışı bir durumda diyebiliriz.

Burada benim kişisel fikrim belli, her zaman çıkarsız sevgiyi ve aşkı savunurum. Ona giden yol hangisi ise benim için makbul olan odur.

Konumuza dönünce niye ilişkiler sağlıklı olmuyor? Gözlemlediğimiz kadarı ile, hem erkeklerde, hem de kadınlarda bir çıkarcılık söz konusu. Daha ilk başta insanlar birbirlerinin mal varlığına, toplumsal statüsüne, evine barkına bakıyor. Hem de eskiden sırf kadınlar böyle davranırken, şimdi erkekler de buna bakıyor. Hal böyle olunca ilişki evliliğe bile gitse, baştan kaybediyor
.
İkinci bir olumsuzluk, aşk olmadan yapılan evlilikler, ya da nişanlar, ilişkiler diyelim.

İlişki aşka, beğeniye dayalı değilse, sadece iyi insan, karakteri düzgün, ailesi tanıdık falan diye yapılırsa bu da baştan kaybediyor. Çünkü beğeni ve çekim olmadıktan sonra, iki arkadaşın aynı evde oturması gibi olur. Tutku hiç yok, dostluk, sevgi var. Böyle bir ilişki sürer mi? Sürse bile çok can sıkıcı olur…

Flört ve biribirini tanıma dönemi ayrı bir süreç, aynı evde yaşamak da bambaşka bir süreçtir. Flört ederken, aynı evde olmanın nasıl olduğunu bilemezsiniz.

Diş macununun ortadan sıkılması bile, karşı taraf için eksi puan olabilir. Veya ortaya atılan terlikler, dağınıklık, bir sürü kişisel sebep sayılabilir, birine sinir olmak için. Kimi ışık açıkken uyur, diğeri karanlığı sever falan filan liste böyle uzar gider…

Hele böyle yeni tanıştığınızda,  partnerinizin dişine takılan maydanoz ya da dişine yapışan nutella  bile ilişkinin sonunu getirir.

Hadi bütün bu zorlukları aştınız. Aşık oldunuz hayalinizdeki beyaz atlı prens ya da Cindrella’ yı buldunuz. Her şey çok iyi gitti, rüya gibi bir düğünle evlendiniz…

Her şey mükemmel, eviniz, arabanız, kediniz, köpeğiniz…

Fakat artık kendinizi o aşık olduğunuz adama, ya da kadına aşık hissetmiyorsunuz.

Peki ne olacak şimdi?

Ben sana artık aşık değilim o zaman ayrılalım demek çok kabaca olur.

Ben artık sana aşık değilim ama ayrılmıyorum da çok acımasızca olur, sanki lütufta bulunuyor gibi…

Al sana çok bilinmeyenli denklem….Yani al başına belayı ne olacak şimdi??

Benim hem kendi hayatımda, hem de etrafımda gözlemlediğim bir şey var o da; bunların yaşanmaması yani ilişkinin heyecanının yitirilmemesi için; ilişkilerin ve kişilerin kendini sürekli yenilemesi gerektiği. Bunlara ilave olarak da ilişkilerini eğlenceli hale getirmenin yollarının aranması.
Karşılıklı beğeni önemli dedik; Birincisi kişisel görüntüye verilen önem. Hiç kimse şişman, bakımsız, temiz görünmeyen birinden hoşlanmaz. Bu hale gelmemek lazım.

İkincisi uzun bir yaşamdan bahsediyoruz. Güzellik kısmını hallettik diyelim, güzele bakmaktan da sıkılır insan hem değişiklik hem de içeriği yenilemek lazım.

Yani gelişmek, okumak, yaşamına yeni değerler, nitelikler katabiliyor olmak lazım.

Bütün bunlara ilave sevgi ve saygı dilini kullanıyor olmak ve açık olabilmek lazım. Ne kadar açık derseniz? Çok kolay olmadığını biliyorum ama olabildiğince açık olmak ilişkileri daha anlamlı kılar…
Bütün bunları yaptık ve bir şeyleri kurtaramadıysak da o zaman yol yakınken ayrılmak en doğrusu ama önce bir şeylere emek vermek lazım. Ne kadar emek verirsek, bizim için o kadar değer kazanacaktır kuşkusuz…