''Küresel Elitler ve Ulus Devletler Arasında Çatışma Alanları''

Güncelleme:

Büyük çatışma; haç ile hilal arasında değil. Büyük çatışma; sağ ile sol, sermaye ile emek arasında da değil. Büyük çatışma hegemonik bloklar arasında, Atlantik ile Asya arasında da değil...

Bunların arasında büyük çelişme var; muharebeler var; ancak asıl büyük çatışma ve savaş: Küresel elitler (Tapınakçılar) ile ulus-devletler (Ulusalcılar) arasındadır...

İlk güncel prova pandemide yapıldı, robotik üretim, sanal dünya ile devam ediyor!

Yüzyılın başlarından itibaren, küresel siyaset arenası, "yeni dünya düzeni" olarak adlandırılan bir kavram etrafında şekillenmektedir. (BOP' bu çatı terimin sadece bir seğmentidir)

Bu kavram, küresel elitler ve ulus devletler arasında bir dizi çatışma alanını beraberinde getiriyor... 

İklim anlaşmaları, kripto para birimleri, katıksız otomasyon ve gözetim toplumu gibi konular, bu çatışmanın merkezinde yer almaktadır.

İklim Anlaşmaları masum değil... 

Gelişmekte olanların enerji üretim kapasitesinden toprağı, suyu kullanma kabiliyetine karışıyor...

"Küresel İşbirliği" vaazıyla, işi, aşı Batılı gelişmişlere hak bilip, fakire talkını yutturuyor. 

Batının,, terörü görmezden gelip, "azınlıklar eziliyor" diye üzerimize geldiği çifte standartlı insan hakları yaklaşımı günümüzde nazik uyarıları aşan veçhelere bürünmüş ve Ticari yaptırımlara dönüşmüştü... Hatırlarsınız... 

İşte bu iklim konusu da böyle bir şey... 

Küresel elitler için bizim gibi ülkeler adeta "çöp"... 'Göç politikasında' da bunu kanıtladılar...

Bizim de savaşımız başlamıştır!

Ulus-Devletimizi korumaksa muradımız, zaten cephemiz de kendiliğinden belirlemektedir...

Öte yandan insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri insansızlaştırmadır! 

Evet, hızla 5. Endüstriyel Devrim ve 5G teknolojisinden söz edilmekte, otomasyon ve robotlar kitlesel emeği üretim alanının dışına iteklemektedir.

Küresel elitler, ısrarla ısınan bir dünya istiyorlar. Hatta ısınan da değil "yakan" bir dünya istiyorlar.

Çıkacak ateşte mangal yapacaklar! 

Öte yanda milyarca yoksul önce ekonomik hayattan sonra da belki demokratik haklarından olacak. (Sadece zenginlere pasaport söylemlerini anımsayalım)

Küresel Elitler için bir başka özel ilgi ! alanı da Kripto Paralardır

Bu konu çok muğlaktır... Bu sinsi belirsizlik "Merkeziyetsiz Finans" mı, Ulusal Para Politikası mı? sorunsalını da tedavüle sokacaktır. 

Kripto para birimleri, merkezi olmayan yapıları ve sınır ötesi işlem kolaylıkları nedeniyle küresel elitler tarafından desteklenmektedir. 

Ancak, ulus devletler, kripto para birimlerinin ulusal para politikalarını zayıflatabileceği, kara para aklamayı kolaylaştırabileceği ve finansal istikrarsızlığa yol açabileceği endişesini taşımaktadır. 

Bu nedenle, birçok ülke kripto para birimlerini düzenlemeye veya yasaklamaya çalışmaktadır.

Yukarıda da değindiğim gibi Küresel elitlerin tasarladığı yeni dünya düzeninin bir önemli unsuru da; Katıksız Otomasyondur: Robotik teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, katıksız otomasyonun yaygınlaşmasına yol açmaktadır.

Küresel elitler, bu gelişmenin ekonomik büyümeyi ve verimliliği artıracağını savunmaktadır. 

Ancak, ulus devlet yanlıları, katıksız otomasyonun işsizliği artırabileceği, sosyal eşitsizliği derinleştirebileceği ve toplumsal huzursuzluğa yol açabileceği endişesini taşımaktadır. 

Bu nedenle, bazı ülkeler otomasyonun etkilerini hafifletmek için sosyal politikalar geliştirmeye çalışmaktadır.

Ve gelelim en önemli çatışma alanlarından birine: Gözetim Toplumu mu, Demokratik Toplum mu?

Terörle mücadele, siber güvenlik ve pandemi gibi küresel tehditler, gözetim teknolojilerinin yaygınlaşmasına yol açmaktadır. 

Küresel elitler, bu teknolojilerin güvenliği artıracağını ve suçla mücadeleyi kolaylaştıracağını savunmaktadır. 

Ancak, ulus devlet yanlıları, gözetim teknolojilerinin kişisel özgürlükleri ihlal edebileceği, mahremiyeti zedeleyebileceği ve otoriter rejimlerin elinde bir araca dönüşebileceği endişesini taşımaktadır. 

Bu nedenle, bazı ülkeler gözetim teknolojilerinin kullanımını sınırlamaya veya düzenlemeye çalışmaktadır.

Evet tüm bu alanlarda "savaşın geleceği",

Küresel elitler ve ulus devletler arasındaki bu çatışmanın geleceği; belirsizliğini korumaktadır.

Bizim her açıdan ulus-devlet anlayışının yanında olmamız ve ulusal gelişme-küresel dayanışma içinde bence, insancıl sol bir dünya için çağrıda bulunmamız esastır. 

Sonuç olarak: insanlığın geleceğini bir büyük ölçüde bu savaşım belirleyecektir.

Diğer Yazıları
Gençler ve Eğitim!
Nasıl Kalkınacağız?
Milliyetçilik ve sol
Güvenlik ve Demokratik Hakların Kullanımı
Ulus Devletimiz namusumuzdur!