ŞİMDİ NE OLACAK ?

Güncelleme:
Aydın Özdalga yazıyor...

Sandıklar açıldı, “evet” oyları genel tahminlerin üstünde % 58 çıktı. Peki, bundan sonra siyasetten ekonomiye, medyadan, TÜSİAD’a ve TSK’ya kadar neler olacak ?

Öncelikle şunu belirteyim; bu seçimin ilk kaybedeni benim. Sandıktan en fazla % 53 evet oyu çıkmasını bekliyordum. Bir dostumla bunu paylaşıp “Hadi olsun olsun % 54.9 çıkar ama % 55 asla” demek gafletinde bulununca, dostum hemen “Peki, % 55 ve üstü evet benim olsun, var mısın iddaya ?” deyince, bedava takım elbise için iddiaya balıklama atladım.

Gitti takım elbise !

Önce bu sonucun aritmatik analizini yapalım. Referandumda “evet” diyen AKP’nin % 42, Saadet Partisi’nin % 3, BBP’nin % 2 oyu vardı. Boykot yapmayıp, sandığa giderek “Evet” diyecek BDP’lilerin de % 4 oyu vardı. % 1 de liberal ve 2. Cumhuriyetci ekleyin.

Hepsi eder % 52. Ama sonuç % 58 oldu. Yani arada çok ciddi bir % 6 fazlalık var.

Kanımca bu fazlalık MHP tabanından geldi. Yaklaşık % 12 oyu olan MHP’nin % 6’sı “Evet” dedi. Bu kişiler hem unutamadıkları 12 Eylül darbesine olan nefretleri nedeni, hem de solcu CHP ile aynı cephede olmamak için, parti kararına rağmen evet dedi.

(Elbette her partinin oyu bire bir sandığa aynen yansımadı. CHP tabanından Evet diyen, AKP tabanından da Hayır diyen çıkmıştır. Ama bu sapma karşılıklı. Sadece MHP’de çok büyük bir sapma var.)

Gelelim, şimdi ne olacak sorusunun yanıtına...

SİYASET

AKP ve Erdoğan rahat bir nefes aldı.
Şimdi hedefleri 2011 seçimlerinde de Meclis’te tek başına çoğunluk sağlamak ve ardından da başkanlık sistemine geçip, Erdoğan’ı “Tek Adam” yapmak.

Peki AKP 2011’de tek başına iktidar olabilir mi ? Bunun için en az % 45 oy lazım. Yani, AKP’nin oyları 2-3 puan daha da arttırmalı. İmkansız değil. Eğer küresel bir ekonoımik kriz Türkiye’yi vurmaz ya da İsrail’in bir sabah ABD desteği ile İran’daki nükleer tesisleri vurmasıyla karışacak Ortadoğu’daki kriz Türkiye’nin başını belaya sokmazsa, AKP 3. kez tek başına iktidar amacına ulaşabilir. Önümüzdeki dönem en rahat parti AKP olacak.

CHP’nin işi çok zor. Beklenenden daha çok çıkan evet oyları, “Kılıçdaroğlu fos çıktı” rüzgarını hızlandıracak. Baykal’cılar kolları sıvayacak, belki de Mustafa Sarıgül ile Baykal ittifak yaparak Kılıçdaroğlu’nu devirmeye çalışacak.

“Daha kendi hayır oyunu bile kullanamayan adamdan lider mi olur” argümanı, bu kampanyanın işaret fişeği olacak. Yani CHP 2011 seçimlerine kadar yine iç kavgaya devam edecek, geleneksel olağanüstü kurultay yapılacak. “Bu CHP’den bir cacık olmaz” sloganı yine popüler olacak.

MHP’nin de işi zor. Kendi tabanına hakim olamayan Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin liderliği tartışılacak. MHP yeniden sadece ülkücü % 8 tabana sıkışan bir parti olacak. Terör tırmanmazsa bu oyların artması için yeni bir lider arayışı başlayacak. Ümit Özdağ’a dikkat. Belki de aranan genç ve karizmatik lider o olacak.

SP, Erbakan Hoca’nın hatırı için % 3 bandında sıkışıp kalacak ve sabırla AKP’nin dağılacağı günü bekleyecek. Partinin AKP tabanında da sevilen lideri Numan Kurtuluş, Erdoğan sonrası AKP’nin potansiyal lider adaylarından biri olacak.

DP, BBP, DSP gibi kullanım süresi dolmuş partiler ya partilerini kapatacaklar, ya da tabela partisi olarak kalmaya mahkum olacaklar.
 
Tek potansiyal lider adayı olan Mustafa Sarıgül ise, ya CHP’de sıranın kendisine gelmesini bekleyecek veya Baykal ile ittifak yapacak. Veya askıya aldığı TDH’yi yeniden sol değil, merkez bir parti olarak yapılandırıp, “Tayyip’in hakkından ancak ben gelirim” diyerek tekrar yola çıkacak.

EKONOMİ
 
Açık ara evet makro ekonomiyi rahatlatacak. Gidecek çok fazla yeri olmayan yabancı sermayede çıkış olmayacağı gibi, yabancı sermaye girişi artacak. Borsa coşacak, döviz en az 2-3 kuruş düşecek. Ucuz döviz / pahalı TL dış ticaret maksını açacak ama yabancı sermaye girişi ile bu açığın acısı kısa vedede hissedilmeyecek.

Vatandaşa gelince. Enflasyon artmayacak ama, işi olanların alım gücü artmazken, işsizlerin sıkıntısı bitmeyecek. İşsizlik tek rakamlara inmeyecek, işsizlik % 11-12 bantında dans edecek. Yani vatandaşım cephesinde bir değişiklik olmayacak. Gemisini kurtaran kaptan olacak.

MEDYA

En büyük değişim burada olacak. Kendi medyasını oluşturmakta son 4 yılda çok ciddi adımlar atan AKP, yeni mevziler kazanacak. Doğan Grubu kesinleşen büyük vergi cezalarını ancak Petrol Ofisi’ni ve Star TV + Milliyet + Vatan paketini satarak ödeyebilecek. Doğan Medyası için muhalefet sadece bir nostalji olacak, tüm umutları 2011 yılındaki muhtemel bir CHP + MHP koalisyonu olacak ki, şimdilik zor gözüküyor.

Elinde sadece Digitürk’ü ve Turkcell’i tutmak isteyen Mehmet Emin Karamehmet; Akşam, Show TV ve Sky Türk’ü elden çıkarmak için kapısını çalan ilk yandaş medya adayı Anadolu Kaplanı ile masaya oturarak, nakit ihtiyacını giderecek.

AKP’yi kızdırmamaya azami dikkat gösteren Ciner Grubu, bu tablodan sonra çok daha dikkatli olacak. Ara sıra yaramazlık yaparak Erdoğan’ı kızdıran Fatih Altaylı’nın önce kulağı çekilecek, laf dinlemezse ipi çekilecek. Habertürk Gazetesi de, AKP’nin altın çocuğu Yiğit Bulut’a bağlanacak.

Prensip olarak ne iktidar, ne muhalefet ne de diğer güç odaklarını kızdırmamaya çok dikkat eden Doğuş Grubu’nun haber kanalları da, dengeli yayıncılıkta çok daha fazla dikkatli olacak.

Yani medyada ağırlık kesinlikle AKP yanlısı olacak. Koşullar ağırlaştıkça, medyada saf değiştirip AKP’ye yönelen editöryal kadrolar ve yazarlar artacak.

Medyada muhalefet sadece Sözcü gazetesine kalacak. Bir de bakmışsınız ki, bir sabah Sözcü TV kurulmuş ! Neyse ki internet var. Bakarsınız muhalefet uyanır da internete yüklenir.

Ancak seçimlerde geniş kitleler, özellikle de AKP’ye oy veren büyük kitleler üzerinde hala TV’nin ağırlığı olduğu için, uydudan yayın yapan muhalif haber kanalı arayışı artacak.

TÜSİAD

“Bitaraf olan, bertaraf olur”
diyerek İstanbul sermayesine açık açık gözdağı veren AKP, Anadolu Kaplanları’na daha çok destek olurken, TÜSİAD’a köstek olacak. İstanbul sermayesinin yurt dışı banka hesapları ve gayrimenkul alımları artacak. Kafası atan bazı TÜSİAD üyeleri ise, muhalif partilere ve muhalif medyaya el altından çok ciddi maddi destek sağlayacak.

TSK

Son 2 yıl içinde tam anlamıyla madara olan TSK
içinde, bu kez çok ciddi cuntalar oluşacak. Kanımca önemli bir kısmı fabrikasyon ve düzmece olan Ergenekon örgütlenmeleri iddiaları, bu kez gerçek olacak.

Özellikle, üst komuta kademesini çok pasif bulan alt kademelerde “Laik cumhuriyet elden gidiyor, iş bize kaldı, bir şeyler yapalım” diyen küçük cuntalar oluşacak. Zaman içinde bir araya gelecek olan bu gruplar, darbe yapmak için ya uygun koşulları bekleyecek ya da bu koşulları oluşturacak.

BDP’nin özerk Kürdistan eylemleri tırmanır, ortalık karışırsa, hele hele İsrail İran’ı vurur, Ortadoğu karışırsa, alevler Güneydoğu’yu sararsa, darbeciler için çok uygun bir kaos zemini oluşacak.

Emir komuta zinciri dışında yapılacak bir darbe girişimi ise Türkiye’nin sonu olacak, neler olacağını kimse kestiremeyecek.

SONUÇ
Türkiye'nin önündeki yol ayrımında, işlerin kötüye gitmesini önleyecek en önemli unsur ise, AKP’nin, daha doğrusu Erdoğan’ın sağduyusu olacaktır. Eğer Erdoğan referandumdan çıkan tabloyu doğru yorumlar, demokrasinin sadece çoğunluğun istediğini yapması değil, ama aynı zamanda azınlığın istek ve kaygılarını da dikkate almak olduğunu anlarsa, tüm sorunlar aşılabilir.

Umarım, Başbakan Erdoğan, hem 2007 seçimleri gecesi ve hem de dün akşam refarandum sonrasında yaptığı her kesimi kucaklayıcı sıcak konuşmasını, bundan sonraki yol haritasında her adımda hayata geçirir ve AKP’nin değil, Türkiye’nin lideri olduğunu asla unutmaz.

Bu yolda atacağı ilk adım ise, refarandum kampanyasında sarf ettiği, “Hayır diyenler darbecidir” sözü için “Hayır” diyen 15 milyon vatandaşından özür dilemesidir...
 
Küçük bir özür, Türkiye için yeni ufuklar açacaktır...

AYDIN ÖZDALGA