Hürriyet yazarından 'milli ve yerli' eleştirisi

Hürriyet yazarından 'milli ve yerli' eleştirisi

Hürriyet yazarı Akif Beki, Erdoğan'ın milletvekili sözlerini böyle eleştirdi.

Hürriyet yazarı Akif Beki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hangi partiden olduğu fark etmez, 550 tane milli ve yerli vekil göndermenizi istiyorum" sözlerini eleştirerek, "Artık sütünde bozukluk aramak da helaldir, kökü dışarıda demek de" diye yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazar günü Yenikapı’da gerçekleştirilen “Teröre karşı tek ses” mitinginde yaptığı konuşmada dile getirdiği, “Hangi partiden olduğu fark etmez, 550 tane milli ve yerli vekil göndermenizi istiyorum” sözlerine ilişkin tartışma sürüyor.

Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki de bugünkü yazısında bu konuya ilişkin tartışmaları ele aldı. Bu sözlere ilişkin belirsizliğin, “elhamdülillah milliyim ve yerliyim' dolduruşlarıyla geçiştirilmeden açıklığa kavuşturulması gereken tehlikeli bir durum” olduğuna işaret eden Beki, “Arkası kendiliğinden sökülür gelir... Artık sütünde bir bozukluk aramak da helaldir, 'kökü dışarıda' demek de. Hatta direkt ecnebi tohumu olduğuna bile fetva verilebilir. Ne İsrail hesabına çalışan satılmışlığı kalır, ne avdetiliği, ne Sabetayistliği, ne kripto Ermeniliği...” diye yazdı.

Beki’nin yazısı şöyle:

'Sütü bozuk' edebiyatıyla alakası

Dün aynı konuda birçok yazı çıktı, benimki dahil bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'milli ve yerli' kavramları ile neyi kastetmediğini anlamaya çalışıyordu.

'Kastetmiş olamaz' vurgusu vardı o yazılarda, 'kastetmemiştir inşallah' temennisi, 'yok canım başka bir şeydir' hüsnüniyeti, 'umarım kastı o değildir' şüpheciliği...

Destekleyen yazılar da eleştirel yaklaşanlar da bir tereddüdü, bir tedirginliği, bir konduramama refleksini yansıtıyordu.

Bu bile ortada, 'elhamdülillah milliyim ve yerliyim' dolduruşlarıyla geçiştirilmeden açıklığa kavuşturulması gereken tehlikeli bir durum olduğuna işaret etmez mi?

* * *

'Etnik ve dini milliyetçilikle ne alakası var canım' diye o manaya çekenlere kızanlar oluyor.

Var bir alakası ki bütün bu yazılardaki korkuyu ve endişeyi tetikledi. Var bir alakası ki herkesteki bu savunma mekanizmalarını harekete geçirdi...

Kimine göre Türkiye 'ye dışarıdan istikamet verilmesine karşı çıkmakmış, tam bağımsızlıkçı fikirleri savunmakmış yerlilik ve millilik.

'Hangi partiden olduğu fark etmez, 550 tane milli ve yerli vekil göndermenizi istiyorum' derken Erdoğan'ın etnik ve dini ayrımcılığı teşvik kastı gütmediğini ben de düşünüyorum.

Ama 'tam bağımsızlıkçı' destekçilerinin getirdiği yorum sorunsuz mu, çok şüpheliyim.

* * *

Tecrübeyle sabit ki bu 'tam bağımsızlıkçılık' söylemi, bir paket. Set olarak geliyor. İçinde tamamlayıcı elementler barındıran, zehirli bir karışım.

Dedikleri gibi 'milli ve yerli'den kasıt tam bağımsızlıkçı olmaksa... Maazallah karşılıklı bağımlılık dünyasında yaşadığımızı söyleyen gitti güme. 'Kafamıza eseni yapamayız; Amerika, Rusya, Avrupa Birliği ne der; küresel güç merkezlerini dikkate almadan, Çin'i takmadan, İran'ı da İsrail'i de hesaba katmadan tek yanlı davranmak olmaz' diyenin millilik vasfı gitti. Yabancı çıkarlarının maşası, emperyalizmin uşağı, düşmanın içimizdeki ajanı, mandacı, Sevr'ci vesair oldu gitti bir kalemde.

Arkası kendiliğinden sökülür gelir...

Artık sütünde bir bozukluk aramak da helaldir, 'kökü dışarıda' demek de. Hatta direkt ecnebi tohumu olduğuna bile fetva verilebilir. Ne İsrail hesabına çalışan satılmışlığı kalır, ne avdetiliği, ne Sabetayistliği, ne kripto Ermeniliği...

Geçmişte AB yanlısı tutumu, BOP eşbaşkanlığı ve Medeniyetler İttifakı girişimi gibi dış politika açılımları nedeniyle Erdoğan da bu hezeyanlardan payını almadı mı?

Cumhuriyet mitinglerindeki ulusalcı muhtevadan, vaktiyle Erdoğan'a karşı estirilen 'tam bağımsızlıkçılık' rüzgârının içeriğinden farkı ne?