İlginç savaş analizi: ''Tanklar Kabe'ye dayanacak''

İlginç savaş analizi: ''Tanklar Kabe'ye dayanacak''

3. Dünya Savaşı denilebilecek bir savaşa doğru mu gidiyoruz ? Hükümete yakın gazeteye göre durum öyle..

İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ‘uluslararası güçler‘in devreye girdiğini, çok yakın zamanda Basra Körfezi’nin karışarak İran’ın Suudi Arabistan’ı, Irak’ın Kuveyt’i vurabileceğini iddia etti.

Bugünkü yazısına, ‘Tanklar Kâbe’ye dayanacak’ başlığını atan Karagül, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarifi’nin Türkiye ziyaretini erteleme nedenini, son dönemde İran ile Türkiye arasındaki ilişkilere bağlayıp tüm bölgeyi de ‘savaşa soktu’.

İran’ın Batılı ülkelerle nükleer anlaşmasının Tahran’ı Akdeniz’den Kızıldeniz’e bölgenin tek hakimi gibi bir havaya soktuğunu öne süren Karagül, bu bağlamda İran’ın PKK’yı ve Kürt örgütleri destekleyerek Karadeniz’e ulaşmayı çalıştığını ve yayılmacı bir politika izlediğini kaydetti.

‘Müthiş bir hırs, şımarıklık, açgözlülük’

Karagül, yazısında İran’ın ‘niyetleri’ni şöyle açıkladı: “Tahran üç denizde birden açılmaya dönük ciddi bir jeopolitik harita uyguluyor. Irak tam denetiminde. Basra Körfezi kontrolü altında. Lübnan üzerinden Akdeniz’de. Yemen üzerinden de Kızıldeniz’e açılırken S. Arabistan’ın direncini kırmaya çalışıyor. Nükleer anlaşma Tahran’ın elini güçlendirdi. Bölgesel bir fırtına estirmesine yol açtı. Müthiş bir özgüven, hırs, şımarıklık ve açgözlülükle her yere müdahil olur hale geldi. Görünüşte bütün bunları mezhep demografisi üzerinden yürütüyor. Ama aslında psikolojik alt yapısı Fars milliyetçiliği ile örülmüş.”

‘İki yıl içinde Suudi Arabistan’ı vurabilir’

Bunun sadece İran’la sınırlı olmadığını, uluslararası iradenin yeni bir bölge haritası şekillendirmeye çalıştığını iddia eden Karagül, bunun için de mezhep kimliği üzerinden Suriye ve Irak’taki örgütlerle İran ve Kürt milliyetçiliğinin seferber edildiğini öne sürdü.

Bu politikaların da bilhassa hedefinin ‘dengeleyici pozisyon alma özelliği olan tek ülke’ dediği Türkiye olduğunu öne süren Karagül, analizini bir üst noktaya götürerek, “Bunun bir adım sonrası Basra Körfezi’dir. Bir yerlere kaydedin gün gelir İran Suudi Arabistan’ı, Irak Kuveyt’i vurabilir. Şahsi kanaatim, iki yıl içinde Basra Körfezi’ndeki ülkelerin ciddi bir şekilde karışacağı yönünde. Zaten ciddi bir mezhep krizi var ve bu ülkeler yoğun İran tehdidi altında” diye yazdı.

‘İran’ın Haçlı seferleri’

Analizini mezhep ayrışması üzerinden yapmadığını öne süren Karagül, aslında İran’ın yayılmacılığı altında milliyetçilik olduğunu öne sürüp şöyle devam etti: “İran’ın Haçlı Seferleri ve yeni Mekke Savaşı” gibi ifadeler kullanmam, bu yüzden hiç yadırganmasın. Mezhep görümünü altında müthiş bir milliyetçi dalga ile karşı karşıya bütün bölge. Coğrafyanın yeniden biçimlendirilmesine yönelik büyük projenin altında kendine yer bulan, bunu fırsata çeviren Tahran, kendi ihtiraslarına karşı büyük bir sınav vermek zorunda kalacaktır.”

‘Tahran çılgınlık içinde’

“Tahran, Mekke odaklı, S. Arabistan odaklı, Basra Körfezi odaklı bir çılgınlık içindedir” diye yazan Karagül, yazısını şöyle bitirdi: “Bu yeni emperyal ihtirasın Basra Körfezi’nde girişeceği tehlikeli macera, bütün bölgeyi sarsacaktır. Bu imparatorluk hesabının yol açtığı dalgalar Türkiye sınırlarını bile yoklamaktadır. Çok geçmeden, tanklar Kabe’ye dayanmadan, Basra Körfezi’nde başlayan kriz Mekke Savaşı’na dönüşmeden bu ihtirasın dizginlenmesi lazımdır.”