Bataklığın kenarındaki Türkiye

Güncelleme:
Bir önceki yazımda komplo teorisi üretmiş ve Türkiye'yi bekleyen bir akıbeti işaret etmiştim. Yazı yayınlandığı gün İsrail, Türkiye'den de yük ve yolcu alan Mavi Marmara isimli Filistin’e gıda yardımı taşıyan bir gemiye saldırdı. Aynı gün ve saatlerde PKK İskenderun'da deniz üssüne saldırdı. Aktörü ve suçlusu bol ama karmaşık bu olaya çeşitli bakış açıları geliştirmek mümkündür.
 
İsrail, Filistin'e yardım gemisinin engellenmesi için girişimlerde bulunmuş fakat İHH yetkilileri ve diğer aktivistler geminin Filistin'e yardım götürmesinde ısrar etmişler. Bu hareketleri ile gemideki insanların canlarını tehlikeye atmakla kalmadılar, Türkiye'yi de ucu belirsiz bir karanlığa sürüklediler.
 
İsrail'in Türk gemisine saldırısı başlı başına bir savaş sebebi olmasına rağmen Türkiye doğrusunu yaptı ve sert bir dille İsrail'i kınadı. Yine de bu kınama hükümetin olay üzerindeki sorumluluğunu yok etmez. Hükümetin, bu geminin gidişini engellememesi, KKTC'yi bile tanımayan Filistin’e verilen desteğin göstergesi ve ayrıca acemice yapılmış bir diplomasi hatası olarak kayıtlara geçmiştir.
 
BOP uygulama görevlisi İsrail dünya kamuoyundaki gücünden yararlanarak kendini haklı gösterecektir. Bunu yaparken uluslararası sulardaki gemiye gece yarısı neden asker indirir, silahsız sivillere neden silah doğrultur? Bunlara cevap vermez ama yaydığı haber ve videolarla gemideki sivillerin İsrail askerlerine saldırısını yayınlar. Tahmin ediyorum bilgi kirliliği arasında yapılacak bu dezenformasyonla başarıya bile ulaşacaktır.
 
Türkiye uluslar arası etkinliğini kullanmalı ve kamuoyunun dikkatini saldırıya çekmelidir. Kimi olayları uluslararası sorun haline getirmek bir dış politika stratejisidir. Bunun için Başbakanın, Ortadoğu bataklığında sivrisineklerin yuvası katil İsrail için sarf ettiği sert demeçlerden, Filistin konusuna duyarsız Müslüman ülkeler, İKÖ ve örgüte üye ülkelerin korkak yönetimleri de nasibini almalıydı.
 
Filistin’de yaşanan trajedi, emperyalizme göbeğinden bağlı Ürdün, Mısır ve S. Arabistan gibi ülkeler olduğu sürece bitirilemez. Üstelik somut saldırı karşısında sadece açıklama yapmak, kimseyi tatmin etmez. Tamam, savaş ilan etmeyelim ama İsrail’e karşı somut yaptırım ortaya konulmalıdır. İsrail’in Başbakan Erdoğan’a verdiği cesaret madalyasının iadesi ve ihalelerin iptalleri ile başlanabilir mesela.
 
Kısa ve öz: Çuval, Mukavemet gemisi, uranyum takası, BOP, PKK saldırıları, yardım gemisine operasyon... Bunların hepsi tesadüf olamaz! Bir oyun var sahneye konulan. Türkiye bu oyunun içinde olmamalıdır. BOP dahil hiçbir emperyalist projeye geleceğini ipotek etmemelidir. Kesin olan şu: Türkiye yeni kurgulanan dış politika ile Ortadoğu bataklığına sürüklenmek isteniyor.  Yaşanan olayların ipuçları sayesinde BOP yerine konan proje hayata geçirildi veya BOP revize edilerek uygulanmaya devam ediliyor diyebiliriz. Türkiye'nin payına düşen ise "bölünmek" olacaktır. BOP projesi tam da budur işte.
   
Dikkat: Emperyalistler Sivas, Maraş katliamları gibi katliamların hazırlayıcıcı oldular. Aktörler hep cahil ve aşırı dinci gruplardı. İsrail'in gemi operasyonu ile bazı kendini bilmezlerce Türkiye'deki kimi Yahudi vatandaşlara saldırılması aktörlerin ve oyun kurgusunun aslında değişmediğini gösteriyor.
 
Son söz: Bu ülkede binlerce evladını toprağa verirken sesi çıkmayanların Türkiye'yi Kıbrıs’ta işgalci gören ve KKTC'yi tanımayan Filistin için aslan kesilmeleri düşündürücüdür. Ayrıca (Türk bayrağı bulamadıkları için olsa gerek) Filistin bayraklarını alıp sokaklara dökülenlerin, PKK terörüne şehit düşen askerlerin de Müslüman olduğunu bilmeleri gerekir...
Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar