AB'den kritik karar: En çok Türkler etkilenecek

AB'den kritik karar: En çok Türkler etkilenecek
Güncelleme:

Avrupa Komisyonu, 2021-2027 yıllarını kapsayan dönem için bütçe önerisi hazırladı. Bütçede Türkiye'ye verilen bütçe tepki çekti.

Avrupa Komisyonu’nun 2021-2027 arasındaki bütçe önerisi, AB-Türkiye arasında yaşanan gerilimi artıracağa benziyor… Avrupa Komisyonu’nun 6 yıllık dönem için hazırladığı bütçe önerisinde, Sırbistan Karadağ, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk’la birlikte Türkiye’ye verilecek mali yardım bütçesi 12 milyar 865 milyon euro olarak öngörüldü.

Avrupa Birliği’ne aday bu kadar çok ülkenin olmadığı 2014-2020 döneminde bu miktar 11 milyar 698 milyon euro iken Deutsche Welle uzmanlarla konuşarak bu gelişmeyi değerlendirdi. Deutsche Welle Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilişkisinin üyelik perspektifinden çıkarak komşu olarak görülmeye başlandığını aktardı.

2 Mayıs'ta kamuoyuna açıklanan belgede, aday ve potansiyel aday ülkelere verilecek yardımlara ilişkin bütçenin, “Batı Balkanlar Stratejisi bağlamında konumlandırıldığı” vurgulanırken, bunun “Türkiye ile ilişkilerdeki gelişmeleri yansıttığı” ifade edildi.

İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA

Türk vatandaşlarını yakından ilgilendiren bu gelişme, birçok plan ve projenin de rafa kaldırılması anlamına geliyor. Türkiye’den birçok insan bu fonların desteklediği projelerden faydalanıyor. Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Forumu Genel Sekreteri Laura Batalla, şu anda Brüksel'de mali yardımlar konusunda yarı dönem gözden geçirmenin yapıldığını, Türkiye'ye yapılacak yardımlarla ilgili değişikliklerin ele alındığını söyledi. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Batalla, AB Komisyonu'nun bir süre önce Ankara üzerinde baskı oluşturmak amacıyla sembolik olarak mali yardımlarda kesintiye gittiğini, bunun da büyük ölçüde ekonomi alanında olduğunu söyledi. Batalla, ayrıca fonların bir kısmının Ankara'daki AB Komisyonu'na kaydırıldığını, devlet kurumları yerine doğrudan Komisyon'dan proje finansmanı sağlanabilmesinin amaçlandığını kaydetti.

AB-Türkiye ilişkilerini yakından takip eden Batalla, “Fonlar güçlendirilmek istenen sivil topluma kaydırılıyor.

Ayrıca Komisyon bu fonların kullanımını denetlemek üzere de bir mekanizma oluşturulmasını değerlendiriyor. Avrupa Sayıştayı'nın da mali yardımlara koşulluluk getirilmesi önerisini, yardımların koşullara bağlanmasını Komisyon benimsemiş görünüyor” bilgisini aktardı. Laura Batalla, katılım öncesi mali yardımlarının sürdürülmesinin önemine vurgu yaparken, “Bu yardımların kesilmesi Türk halkının daha da izole edilmesi anlamına gelir, AB Komisyonu da bunun farkında. Bu nedenle de Erasmus, araştırmacıların desteklenmesi gibi yardımlara ağırlık veriliyor. Değişimi destekleyecek en etkili aracımız insandan insana iletişim, herkes bunun farkında” dedi.