Jeofizik Mühendisleri Odası: Halkımız tedbiri elden bırakmamalı

Jeofizik Mühendisleri Odası: Halkımız tedbiri elden bırakmamalı

Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 26 Mayıs'ta Gaziemir ilçesinde meydana gelen depremlerle ilgili sürecin devam ettiğini ve vatandaşların süreci izleyerek dikkatli olması gerektiğini bildirdi.

Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 26 Mayıs'ta Gaziemir ilçesinde meydana gelen depremlerle ilgili sürecin devam ettiğini ve vatandaşların süreci izleyerek dikkatli olması gerektiğini bildirdi.

Yrd.Doç.Dr. Mehmet Utku, imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, 26 Mayıs 2013 tarihinde Gaziemir'de yaşanan depremlerle ilgili bilgiler verildi.

Menderes ve Gaziemir ilçelerinde saat 05.34'de ve yerin 7 kilometre derinliğinde 2.8 büyüklüğünde başlayan depremin, aynı gün 08.30 ve 08.37.saatlerinde 3.5 büyüklüğüne kadar çıktığını ve odak derinliğinin de 17 kilometrelere kadar indiğini belirten Utku, "Süreç, 28 Mayıs 2013 itibariyle de devam etmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü çözümlerine göre özellikleri verilen bu etkinlik, Türkiye'deki deprem oluşum karakterine uygun bir seyir izlemektedir. Buna göre bu, İzmir yakınındaki Seferihisar Fay Zonu ile Tuzla Fay Zonu arasındaki ve civarındaki bol kırıklı yerkabuğunun yüzeyden ilk 20 kilometre civarındaki bölümünün ürettiği yaklaşık kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu bir deprem kümesi etkinliğidir. Bu tür deprem kümeleri, ülkemizin değişik bölgelerinde oradaki ortamın jeolojik özelliklerine bağlı olarak belli dönemlerde meydana gelmektedir. Son 10 yıl içindeki Sığacık (İzmir) Depremleri, Denizli depremleri, Germencik (Aydın) depremleri, Gökova Körfezi (Muğla) depremleri, Simav (Kütahya) depremleri, Bozcaada açıkları depremleri, Tekirdağ açıkları depremleri ve Bala (Ankara) depremleri bu mikrodeprem etkinliği kümelerinin benzer örnekleridir. Fakat adı ne olursa-olsun bu kümeler, Türkiye'deki yerkabuğunun biçimlenmesini yönlendiren belli fay zonlarının ürünleridir. Bu deprem kümelerinin son yıllarda kamuoyu yönünden daha dikkati çekmesinin nedeni, ülkemizdeki deprem gözlem olanaklarının, 17 Ağustos 1999'da 7.4 büyüklüğündeki Kocaeli Depremi sonrasında dünya standartlarında bir seviyeye ulaşmış olmasından kaynaklanmaktadır." dedi.

"Mayıs–2013 Gaziemir depremlerinin, İzmir güneyinde cereyan eden bir deprem fırtınası başlangıcı gibi görünen, nadiren bu özelliğinden çıkıp bir büyük depremle sonlanması da akıllardan uzak tutulmaması gereken bir yer sarsıntısı sürecidir." ifadelerini kullanan Yrd. Doç. Dr. Utku, "İşte bu olasılıktan dolayı da bölge halkının süreci izlemesi ve dikkatli olması gerekmektedir. Beklenen, bölge halkının böyle bir sürece alışkanlık göstermesi, tedbiri de elden bırakmamasıdır. Çünkü bahsi geçen uzak olasılığın gerçekleşmesi, bu gölgenin deprem rejimi yönünden sismoloji literatürüne eklenen yeni bir bilgi olur. Şu anki seyriyle bile, bölgede, yeni gelişmekte olan bir yeriçi enerjisi hareketi göstergesidir." ifadelerini kullandı.
CİHAN