İBB çalışanı Fatma Yavuz'dan, Takvim ve Yeni Şafak hakkında suç duyurusu

İBB çalışanı Fatma Yavuz'dan, Takvim ve Yeni Şafak hakkında suç duyurusu
Güncelleme:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanı Fatma Yavuz, "Türk düşmanı Ermeni sevici" diye kendisini hedef gösteren Takvim ve Yeni Şafak gazeteleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

İBB'de çalıştığı ve sosyal medya hesabında, ‘Türk Ermenisi’ profili çizdiği için Takvim ve Yeni Şafak gazeteleri ‘Ekrem tam kendine göre çalışan bulmuş. Türk düşmanı Ermeni sevici’ manşetiyle hedef gösterildiğini belirten Fatma Yavuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek, Takvim ve Yeni Şafak gazeteleri ve bazı sosyal medya kullanıcıları hakkında 'nefret suçu', 'hakaret' ve 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik' ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Fatma Yavuz, suç duyurusunu savcılığa sunduktan sonra ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Ailemde Türk milliyetçisi bir profile sahibim. Etnik olarak da Ermeni değilim. Öyle bile olsa bir daha kimse Ermenilerin hakkını savunmasın diye bir gözdağıdır, korkutmadır. Ben buna boyun eğmeyeceğim ve bunun peşini bırakmayacağım. Bu manşeti atamazsınız, attıysanız bunun hesabını vereceksiniz" dedi.

Fatma Yavuz şunları söyledi:

"Bugün Çağlayan Adliyesi'nde başta Takvim gazetesi ve Yeni Şafak tarafından 4 Ocak’ta başlayan bir süreçte sistematik olarak ardı ardına hedef gösterilmemle ilgili suç duyurusu yaptık. Müslüman Ermeni kimliğiyle, Türk Ermeni’si yazan bir profilden paylaşımlar yapıyordum. Rahmetli Hrant Dink’in 10’uncu yıl anmasında başlayan bir aydınlanma süreciydi bu.

"AYNI SÜREÇ HRANT DİNK’İ ÖLÜME GÖTÜRDÜ"

Zaman içerisinde sık sık hedef oldum ama en son 4 Ocak’ta kampanya şeklinde hedef olunca, özellikle Takvim gazetesi, büyük puntolarla, fotoğrafımı da koyarak, 'Türk düşmanı Ermeni sevici' diye manşet attı. Bu haber üzerine suç duyurusu yapmaya karar verdim. Çünkü bu haber değil, bu direkt tetikçilik. Bu başlık değil bu bir nevi kurşun. Çünkü aynı süreç rahmetli Hrant Dink’i ölüme götürdü. Manşetlerle, ‘Türk düşmanı Ermeni şöyle dedi böyle dedi’ diye hedef gösterilerek sonrasında katline doğru giden bir süreç yaşanmıştı. Birebir aynı süreç. Hatta ‘Bu bir güvercin tedirginliği yazısıdır’ diye Hrant’ın ifadesine gönderme yaparak feryadımı ifade ettim.

Aradan 10 yılı aşkın bir süre geçtiğinde hala bu ülkede ‘Türk düşmanı Ermeni sevici’ diye manşet atılıyor, diğerleri de koro halinde onun altını dolduran haberler yapıyor ve bu konuda da kimsenin kılı kıpırdamıyor. Ben çok feryat ettim. ‘Bu nasıl olur ortalığın ayağa kalkması gerekiyor’ dedim. Ama ne bir emniyet ne bir koruyucu tedbir.

Kusura bakmasınlar STK’lara da buradan sitem etmek istiyorum. Ölmem mi gerekiyor yani. İlgilenmeleri için ölmem mi gerekiyor? Bugün burada bakın hiçbiri yok. Ben İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) de başvurdum, Uluslararası Af Örgütü'ne (Amnesty) de başvurdum ama ilgilenmediler. Neden ilgilenmediler ölmem mi gerekiyor?

Bir arpa boyu yol almadığımızın göstergesidir. Bu aynı zamanda bir gözdağıdır. Bir daha kimse Ermenilerin hakkını savunmasın diye korkutmadır. Ama ben buna boyun eğmeyeceğim. Buradan feryat ediyorum ve bunun peşini bırakmayacağım. Bu beni nereye götürürse götürsün ben bu hakkı savunmaya devam edeceğim.”