İşte Türkiye'nin yeni acı gerçeği: Para yok, eğitim yok!

İşte Türkiye'nin yeni acı gerçeği: Para yok, eğitim yok!
Güncelleme:

Türkiye'de her geçen gün artan geçim sıkıntıları, yüksek enflasyon ve gelir adaletsizliği ile birlikte yoksulluk çığ gibi büyürken, İstanbul Planlama Ajansı’nın verileri kriz sebebiyle çocukların eğitime erişmesinde yaşadığı zorlukları gözler önüne serdi.

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) ‘Ekonomik Krizin Eğitim Maliyeti’ raporunda uluslararası göstergelerle karşılaştırılmalı olarak Türkiye’deki okullaşma verileri, kriz alanları ile birlikte değerlendirildi.

Araştırma kapsamında ayrıca Türkiye genelinde ve İstanbul özelinde saha araştırmalarından veri ve gözlemlerle ekonomik krizin eğitime erişime etkisi incelendi.

Buna göre yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele eden ailelerin temel ihtiyaçlarının yanı sıra eğitim ve sağlık harcamalarından vazgeçmek durumunda kalıyor.

2016’da GSYH içerisindeki payı yüzde 4,21 olan eğitim bütçesinin bu yıl yüzde 3,48’e gerilediği hatırlatılan raporda, bunun sonuçlarını yoksul ailelerin yaşadığına dikkat çekildi. Yoksulluk nedeniyle örgünde eğitim gören öğrenci sayısının azaldığı, yaklaşık 2,5 milyon kişinin açık öğretime geçtiği belirtildi. Kamu yatırımlarındaki düşüş eğiliminin eğitimi, ‘anayasal hak olarak parasız sağlanması gereken bir kamu hizmeti’ olmaktan çıkardığı aktarılan raporda, “Kamusal yatırımların daralması, eğitimcilerin haklarının iyileştirilmemesi, atamaların yeterli ve adil yapılmaması gibi bilinçli politik uygulamalar sonucunda nitelikli eğitime erişim özel okulları tercih eden üst orta sınıf ailelerin çocuklarıyla sınırlı kalıyor. Yüksek maliyetli özel okullar ile giderlerin öğrenci ve velilere devredildiği devlet okulları arasındaki uçurum artıyor” denildi. Rapora göre derinleşen yoksulluğun da etkisiyle, hanelerin sırtına binen mali yük nedeniyle çok daha fazla öğrencinin çocuk işçiliği veya evliliği gibi sorunlarla karşı karşıya kalınıyor. Çocuklar okul terk etmek zorunda bırakılıyor. Raporda, eğitime herkesin sosyoekonomik durumundan bağımsız ve eşit biçimde erişiminin sağlanmasının önemine de değinildi.

(Kaynak)