Özdağ'dan, ''Suriyelileri gönderemeyeceğiz'' diyen Erdoğan'a sert yanıt

Güncelleme:

"Suriyelileri geri göndermeyeceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a en sert tepki Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'dan geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriyeli mültecilerle ilgili yaptığı "geri göndermeyeceğiz" açıklaması ortalığı karıştırdı. Tepkiler peş peşe gelirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir yanıt da Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'dan geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Uluslararası İyilik Ödülleri" töreninde mültecilerle ilgili dikkat çeken bir çıkışa imza atarak "Bu güzel ülkemizde ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler 'seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz' diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz." demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklaması sonrasında muhallefetten çok sert tepkiler yükseldi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sosyal medya üzerinden yayınladığı bir video ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt verdi.

"Zafer Partisi gelecek, tüm sığınmacılar gidecek" diyen Özdağ paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

"Türk doktorlar gitsin çünkü 9-25 bin TL alıyorlar. Suriyeliler gelsin ve kalsın. 40 milyar dolar verdik, 40 milyar dolar daha veririz” Zaten 40+50 milyar dolar verdin. Türk vatanı babanın çiftliği mi? Veremezsin. Verdirmeyeceğiz! @ZaferPartisi gelecek, tüm sığınmacılar gidecek!"

Türk doktorlar gitsin çünkü 9-25 bin TL alıyorlar. Suriyeliler gelsin ve kalsın. 40 milyar dolar verdik, 40 milyar dolar daha veririz” Zaten 40+50 milyar dolar verdin. Türk vatanı babanın çiftliği mi? Veremezsin. Verdirmeyeceğiz! @ZaferPartisi gelecek, tüm sığınmacılar gidecek!

ERDOĞAN: "GÖNDERMEYECEĞİZ!"

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün yapmış olduğu o konuşma:

"Bu güzel ülkemizde ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler 'seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz' diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz ensarın ne olduğunu, muhacirin ne olduğunu peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz. Sevgililer Sevgilisi unutmuyoruz, bir muhacirdi ama ensarla el ele kol kolaydı. Yeri geldi onlar ensar oldular. Muhacirlikten ensara gidiş, ondan sonra da kendilerinin ensar olması. Kalkıp da bu ülkedeki 5 milyon mülteciyi, eğer iktidar olurlarsa tekrar Suriye'ye, Afganistan'a göndereceklermiş. Biz göndermeyeceğiz, ev sahipliğine devam edeceğiz. Bundan tedirgin değiliz. Sevgili milletime sesleniyorum, sıkıntılarınız olabilir, zaman zaman yük de olabilir, unutmayın bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri, hiçbir zaman bir kenara koymayın. Biz her zaman düşmüşün yanında olduk. Bunlar nereden geliyor, kendilerini öldürmek isteyen katillerden kaçarak geliyorlar, 'sığınılacak tek yer var' diyorlar, Türkiye. Ve bize geliyorlar. Onun için de biz gönlümüzü açacağız ve şunu da unutmayacağız, Allah'ın yardımı her zaman bize yakın olmuştur ve o yardımla da biz her zaman güçlü olduk. Fetih, Rabbimin lütfuyla gelmiştir ve onunla da hamdolsun Türkiye birçok badireyi atlatmıştır."

ERDOĞAN'IN ESKİ SÖZLERİ GÜNDEM OLDU

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllar önce Refah Partisi dönemindeki konuşması da sosyal medyada yeniden gündem oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "göndermeyeceğiz" çıkışı sonrasında yıllar önce Refah Partisi döneminde yaptığı Bulgaristan göçmenleri konuşması da yeniden gündem oldu.

İşte Erdoğan'ın Refah Partisi döneminde yaptığı o konuşma

“Ne dedi Bulgaristan’a, ‘Gelin.’ Dedi. Ne kadar varsa gelin. İsterse Todor Jivkov da (Bulgaristan Komünist Dönemi Son Devlet Başkanı) gelsin. Gelin, diyorsun ama bak Ahmet, Mehmet asgari ücrete talim. Ülke insanı aç. Kadınını satıyor, kızını satıyor, çalıştırıyor. Sen buna çözüm bulamamışken, gelin, diyorsun. Bunları nereye yerleştireceksin? Kapıkule’de bir anons; ‘Muamelesi biten soydaşlarımız istediği yere gidebilir. 780 bin kilometrekare emrinize amadedir.’ Tabi bu insanlar geldi. Kim geldi? Casus mu, değil mi? Bir de bakıyorsunuz, Ercüment Konukman (Anavatan Partisi Kurucusu) “Gelenlerin arasında 5 bin casus” var diyor. Ey Allah’ım Ya Rabbim! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Bu nasıl bir devlet anlayışı?”