Sivas katliamındaki bir idam mahkumuna daha tahliye yolu

Sivas katliamındaki bir idam mahkumuna daha tahliye yolu
Güncelleme:

Anayasa Mahkemesi, Sivas Katliamı'nda ağırlaştırılmış müebbete mahkum Yunis Karataş'ın koşullu salıverilmesine ilişkin talebini karara bağladı.

Sivas'taki Madımak Oteli'nin 1993 yılında yakılması ve aralarında yazar ve sanatçıların bulunduğu 33 kişinin hayatını kaybetmesi sonrası önce idam daha sonra ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Yunis Karataş’a koşullu salıvermenin yolu açıldı.

Sanık avukatlarınının “Çakmakla perdeleri yakmaya çalışan çocuk” diye tanımladığı Yunis Karataş, 2020 yılında Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının terör suçluları yönünden ölünceye kadar devam edeceğini ancak kendisinin terör suçlusu olmadığını savundu.

Üzerine atılı suçu bir örgüt faaliyeti kapsamında işlemediğini, terör suçları ve terör suçlusu kavramlarının 3713 sayılı Kanun’un 1., 2. ve 3. maddelerinde tanımlarının yapıldığını, terör suçu ile terör suçlusu kavramlarının farklı olduğunu, her terör suçunu işleyen kişinin terör suçlusu olmadığını, terör suçu olmakla birlikte bir örgüt kapsamında işlenmemiş suçlarda ölünceye kadar infaz rejiminin uygulanamayacağını ileri sürdü.

Karataş, herhangi bir örgüte bağlı suç işlemediğini, hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan hazırlanan müddetnamenin de tüm bu nedenlerden hatalı olduğunu, hatanın giderilmesini talep etti.

“ÖRGÜT ÜYESİ OLDUĞU SONUCUNA VARILAMADI” 

“Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:

Somut olaydaki mesele, başvurucu hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına koşullu salıverme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağıdır.

Derece mahkemesi başvurucunun bu kapsamdaki talebini infaza konu suçun terör suçu olduğunu, 5275 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ve 3713 sayılı Kanun’un 17. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamayacağını belirterek reddetmiştir.

Terör suçlusundan söz edebilmek için kişinin ya 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesinde belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olması ya da bu örgütler adına suç işlemesi gerekmektedir.

Ancak somut olayda 765 sayılı mülga Kanun’un 146. maddesi kapsamında başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararı incelendiğinde başvurucunun herhangi bir örgütün üyesi olduğu veya herhangi bir örgüt adına suç işlediği sonucuna varılmamıştır.”

“HİYERARŞİK BİR YAPI TESPİT EDİLEMEDİ” 

Suçun planlayıcısı veya işleyeni olarak bir örgütün adına atıf yapılmamış, başvurucunun herhangi bir örgütle somut bağından söz edilmemiştir.

Örgüt kavramının değişen tanımının 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasındaki eski tanıma nazaran başvurucunun lehine olduğu açıktır.

Zira somut olayda mahkûm edilen kişiler arasında hiyerarşik bir ilişki tespit edilemediği gibi Madımak eylemini gerçekleştiren kişilerin anayasal düzeni değiştirme suçunu işlemek için bir araya geldikleri kabul edilmiştir.

Dolayısıyla lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca başvurucunun mahkûm olduğu olayda, bu anlamda bir örgütün bulunup bulunmadığının tespit edilmesi başvurucunun koşullu salıverme hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağının belirlenmesi açısından elzemdir.

Ancak İnfaz Hâkimliğince bu hususlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmamış, koşullu salıverme imkânından yararlanıp yararlanmama hususunda önemli olan, 5275 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ve 3713 sayılı Kanun’un 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasında öngörülen “terör suçlusu” tabiri maddenin özüyle çelişen ve öngörülemez bir şekilde yorumlanmıştır.

“İHLALİN GİDERİMİ İÇİN YENİDEN YARGILANMALI” 

Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.

HÜKÜM: CEZADA KANUNİLİK İLKESİ İHLAL EDİLDİ

Anayasa Mahkemesi neticede şu hükmü kurdu:

Açıklanan gerekçelerle;

Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan suçta ve cezada kanunilik ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
Kararın bir örneğinin suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sivas İnfaz Hâkimliğine GÖNDERİLMESİNE,
Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

“ÇAKMAĞI ÇAKAN ÇOCUK” 

Sanıkların avukatlığını yapanlardan Yüksel Köse, bir gazeteye verdiği mülakatta, “Bidon ile benzin getirildiği öne sürülüyor?” sorusuna verdiği yanıtta, Yunis Karataş’ın yangını çıkaran kişi olduğunu şu ifadelerle anlatmıştı:

“Yok. Tahlil yaptılar, sonradan ortaya çıktı ki o su bidonuymuş. Otelin üzerinde yangın yok. Otelin alt zeminindeki halıfleksler tutuşuyor. O da plastikten yapılmış. Birisi perdeye çakmak çakıyor, rüzgârdan bir türlü yanmıyor. O çakan çocuğun ismi Yunus Karataş. Bu duman üst kata çıkıyor. Çatı katında yoğunlaşıyor. Misafirler yukarıya çıkıp tavana sığınıyor. Yanmış deniyor. Halbuki ölenlerin büyük çoğunluğu duman zehirlenmesinden ölmüş.”