Kılıçdaroğlu'ndan Bahçeli'yi kızdıracak davet

Güncelleme:

Partisinin Meclis Grup konuşmasına salondaki 600 gencin "iktidar" sloganlarıyla giren CHP lideri Kılıçdaroğlu yeni yasama yılının ilk grup toplantısında "Devleti inşa edeceğiz" deyip, MHP lideri Bahçeli'nin kendisine yönelik "DNA testi yaptır" sözlerine "Bir şartım var, DNA testine beraber gideceğiz" diyerek yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Grup toplantısı 600 milletvekilini temsilen Türkiye’nin 81 ilinden gelen 600 gencin katılımı ile gerçekleşti.

Yeni yasama yılının ilk grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, kendisini 'DNA testi' üzerinden hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Kendi DNA testini yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını görürsün" diyen Bahçeli'ye, "Güzel bir öneri ama bir şartım var. Beraber DNA testi yapacağız, kimin ne olduğu çıksın ortaya" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

"İktidar istiyorsunuz iktidar sizin ellerinizde. Beraber, birlikte.

Her toplantıya bazen acı haberlerle başlıyoruz. Bir müzisyenimizin öldürülmesi hepimizin yüreğinde derin izler bıraktı. Bir müzisyeni öldürmek, bu kadar kavga, kamplaşma toplumu nereye götürecek? Sevgili gençler, Türkiye'yi barıştırmak istiyorum. Türkiye'de huzur olsun istiyorum. Türkiye'de her genç bu ülkenin caddelerinde, parklarında özgürce gezsin istiyorum. Her genç istediği müziği dinlesin, yapsın istiyorum. Türkiye'de her genç düşünce özgürlüğüne sahip olsun, siyasetçileri yeri geldiğinde rahatlıkla eleştirebilsin. Özgürlük, huzur yani bu ülkede hangi görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun hep beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bunun yolunu açmak istiyorum.

Adaletin olmadığı bir yerde gençlik, üretim, düşünce özgürlüğü, hak-hukuk, devlet olmaz. Devleti inşa edeceğiz, adalet üzerine inşa edeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk'ün size emanet ettiği Cumhuriyet'i 100. yılda ikinci yüzyıla giderken o Cumhuriyet'i demokrasi ile taçlandıracağız. Bunun sözünü veriyorum size.

En büyük gücüm bu ülkenin gençleri yani sizlersiniz.

7.5 milyon gencimiz ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 7.5 milyon gencin tarihsel bir sorumluluğu var. Ya bir dikta yönetimine kalıcılık sağlayacağız ya da bir dikta yönetimini demokratik yollarla sonlandıracağız. İkincide benimle beraber olmaya hazır mısınız? Hazırsanız beraber çalışacağız. Benim kadar çalışmayabilirsiniz. Onu da anlayışla karşılarım. Benim sorumluluğum günün 24 saati çalışmaktır. Gençlik kollarının, kadın kollarının sorumluluğu günün 24 saati çalışmaktır. Dokunulmayan insana dokunacağız, uğranılmayan eve uğrayacağız. Onların sorunlarını dinleyeceğiz nasıl çözeceğimizi de anlatacağız. Kavgadan bıktığımızı, saygın bir Türkiye istediğimizi birilerine el avuç açan bir Türkiye değil onuruyla kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye istediğimizi her yerde anlatacağız. Görevinizin kolay bir görev olmadığını biliyorum, farkındayım. Önünüze engeller çıkarılacak bunun da farkındayım ama sizler Mustafa Kemal Atatürk'ün emanet ettiği Türkiye'nin gençleri her engele aşıp hedefe ulaşma konusunda kararlı ve azimli olmak zorundasınız.

“SEÇİM ÖNCESİ 'SUSTURMA' YASASI”
Sesinizi kısmak isteyebilirler. Onun hazırlıklarını yapıyorlar. Dezenformasyon yasası getirdiler. Geçen dönem CHP'liler buna karşı çıktı, geri çektiler. Şimdi ilk önce bu yasa teklifini getiriyorlar. İki tür medya var şu anda. Bir gazeteciliğin hakkını veren, eleştirel olarak olaylara bakan, gerçekleri topluma aktaran özgürlükçü medya diyoruz. Burada görev yapanlar gerçek anlamda birer gazeteci. Bu özgür medyada görev alan ve kalemini satmayan bütün gazetecilere buradan selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyorum. Kalemini, dolayısıyla iradesini satan gazetecilere gazeteci denmez. Onun adına da 'havuz medyası' diyoruz. Havuz medyasının neler yaptığını, toplumu nasıl kamplaştırdığını, beğenmediği kendilerini övmediği insanları nasıl düşman ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Yalanın her türlüsünü yazabiliyorlar. Bakın televizyon kanallarına hiçbir AK Partili milletvekili tartışma programlarına katılamaz, katılmıyor zaten. Çünkü vicdanı olan AK Parti milletvekilleri doğruyu söylerse ne olur diye kaygı içerisindeler. Kalemini satan gazeteci kimlikli insanları çıkarıyorlar. Hiçbirisi gazeteci değil. Kalemini satan insandan gazeteci olmaz.

Basın İlan Kurumu, Basın İnfaz Kurumu'na dönüştü. Demokrasi bu değildir. Demokrasiyi savunuyoruz, baskı rejimini değil. Havuz medyasının gazeteleri... Sabah, Akşam bir sürü gazeteleri var. Bayide yok trajları 100 binin üzerinde, dünyanın parası aktarılıyor. Sizin ödediğiniz vergilerle aktarılıyor.

Bütçe konuşmasında trajların sağlıklı bir bağımsız kuruluş tarafından denetlenmesi ve ilanların buna göre verilmesini istedim yapmıyorlar. Sizin ödediğiniz vergileri havuz medyasına aktarıyorlar. Hiç merak etmeyin hepsini beraber çözeceğiz.

Havuz medyası her kanaldan besleniyor. En büyük kaynağı beşli çete. Beşli çetenin varlık nedeni havuz medyası, havuz medyasının varlık nedeni de beşli çetedir. O nedenle söylüyorum geliyor gelmekte olan, beşli çeteyi bulacağız ve yakalayacağız onları.

Getirmişler bir kanun teklifi özgür medyayı susturmak için başka arayışlara giriyorlar. Biz bunu da biliyoruz. Hangi arayışın içine girerlerse girsinler bu ülkenin gençleri doğruları mutlaka görecektir. Doğruları mutlaka Türkiye coğrafyasında seslendirecektir. Ben bu ülkenin gençlerine katıksız güveniyorum ve inanıyorum.

Bir şeyden emin olmanızı isterim gerçekten de motorları maviliklere süreceğiniz bir ortamı yaratmak benim boynumun borcudur. Dezenformasyon yasasını getirmelerinin temel amacı saray ve şürekasının ve onun beslemelerinin yaptığı yolsuzlukları kimseler yazmasın diye. Haberlere yasak getiriyorlar.

Halk gerçekleri görmesin, toplumun nasıl soyulduğunu kimse görmesin diye ama bizler yapacağız, doğruları söylemeyi temel ilke kabul edeceğiz.

"YÖNETEMEDİKLERİNİ İTİRAF EDİYORLAR"
'Türkiye'nin bu hale gelmesi dış güçler yüzünden' deniliyor. Devleti yöneten iktidara 'Peki siz neredeydiniz?' diye sorun. Demek ki ülkeyi yönetemiyorsunuz. 'Son mermiyi de ekonomiye sıkmışlar' dedi. Şu akla bakar mısınız? Devleti yönetemediklerini itiraf ediyorlar. Eskiden hep CHP'yi suçlarlardı. Şimdi artık baktılar halkta inanmıyor... Geniş kitlelerin doğrularını bilmesini istemiyorlar."

Bir şeyi bilmenizi isterim. Şu anda ülkeyi yönetenler gayet açık ve net halka yalan söylüyorlar. 'Faize karşıyız, indireceğiz' diyorlar. Hangi faizi indirdiler? Merkez Bankası'nın bankalara açtığı faizi indirdiler. Vatandaşın devletten alacağı varsa onun faizi yüzde 9. Şu soygun düzenine bakar mısınız?

Bu yılın bütçesini ilk 8 ayında bütçeden ödenen faiz 250 milyar lira. Çiftçiye verdikleri faiz 25 milyar lira, esnafa 6 milyar lira.

ERDOĞAN'IN SÜFLİ ÇIKIŞI
'Sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, daha iyi konsere gidebilmek gibi süfli heveslerle ellerin yani başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyorum' diyor. Sevgili gençler bu dili sakın kullanmayın. İnsanınıza saygılı olun. Bu dil kutuplaşmayı yaratan bir dildir. Böyle bir dili kendi gençlerine niye kullanıyorsun? Sen ülkede iş verdin de çalışmadı mı? Türkiye'deki gençler sarayın ya da havuz medyasının beslemeleri olmak istemediler. Bu gençler çalışarak, üreterek, kazanarak kendilerine daha iyi bir yaşam kurmak istediler.