Güneydoğu'da Suriye, Irak ve İran sınırını çizen devasa bir tarihi yarık keşfedildi

Alman bilim insanları Türkiye’nin güneydoğusundan başlayıp kuzeybatı İran’a kadar uzanan, tam 1.500 kilometre uzunluğunda devasa bir "yarık" keşfetti.

Almanya'daki Göttingen Üniversitesi öncülüğünde uluslararası bir araştırma ekibi, daha önce ünlü yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür'ün"Levha hareketleri büyük depremlerin tetikleyicisi olabilir. Kentlerin daha dirençli bir hale gelmesi şart" diyerek uyardığı Bitlis-Zagros fay hattı bölgesindeki bu tarihi keşfin ayrıntıları da ortaya çıktı.

Alman bilim insanlarının tespitlerine göre milyonlarca yıl önceki Tetis Okyanusu'ndan kalan ve hala yer kabuğunun derinliklerinde bulunan okyanusal bir levha parçalandı.

Araştırma, Dünya yüzeyinin derinliklerinde Tetis Okyanusu tabanının yatay olarak koptuğunu ve yırtığın Türkiye'den İran'a doğru giderek uzadığını ortaya koydu.

Prof. Dr. Naci Görür, ettiği Bitlis-Zagros fay hattında yaşanabilecek olası bir depremin özellikle Diyarbakır'da büyük bir felakete yol açabileceğini belirten Görür, Diyarbakır'ın depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Alman biliminsanlarının araştırmasına göre özellikle Türkiye’ye yaklaştıkça bu hareket sığlaşıyor ve büyük bir yarığın yüzeye yayılmasına neden oluyor.

Bilim insanları, bugün Zagros Dağları’nın altında saklanan Tetis Okyanusu kalıntılarının, Türkiye’nin jeolojik yapısını kökünden etkilediğini söyledi.

Göttingen Üniversitesi’nden Dr. Renas Koshnaw, bu levhanın “tıpkı takvim yaprağının kopması gibi” yavaş ama kararlı bir şekilde dağıldığını vurguladı.

Araştırmacılar, dağların ağırlığının tek başına son 15 milyon yılda oluşan ve tortuyla dolan 3-4 km derinliğindeki çöküntüyü açıklayamayacağını öne sürdü.

DEPREMLER KONUSUNDA ALARM VERİYOR

Göttingen Üniversitesi’nden Prof. Jonas Kley, “Dünya’nın kabuğunda neler döndüğünü anlamak, olası depremler için hayati öneme sahip.” diye konuştu.

Bu tür araştırmalar, tortul cevher yatakları ve jeotermal enerji gibi doğal kaynakları keşfetmek ve deprem risklerinin ölçülmesi için bilgi sağlayarak pratik uygulamalara yol açabilir.