''Koalisyon'' kötü bir şey olsa Almanya, Almanya olamazdı !

''Koalisyon'' kötü bir şey olsa Almanya, Almanya olamazdı !

Herşey koalisyonun doğru yürütülmesiyle ilgili.. Burada da iş siyasi partilere düşüyor. İşte Türkiye'deki senaryolara Almanya formülü !

Tek başına iktidar koltuğuna oturacak çoğunluğu önceki gün gerçekleştirilen genel seçimlerde kaybeden AKP, koalisyon hükümetlerine göz kırpıyor. Genel seçimlerde oyların yaklaşık yüzde 41′ini alarak birinci parti olan ancak tek başına iktidar kuramayan AKP, gözleri dünyadaki koalisyon senaryolarına çevirdi.

Sözcü gazetesinden Seda Türkoğlu'nun haberine göre Türkiye’nin 2015 genel seçim sonuçları, 13 yıllık tek parti döneminine şimdilik son vermiş görünüyor. Çünkü seçim sonuçları koalisyon, azınlık hükümeti veya erken seçime işaret ediyor. Seçim sonuçları doğrultusunda yapılan analizler birkaç olasılığa işaret ediyor. Bunlar AKP azınlık hükümeti, AKP-MHP koalisyonu, AKP-CHP koalisyonu, CHP-MHP- HDP koalisyonu, CHP-MHP azınlık hükümeti.

Anadolu Ajansının verdiği seçim sonuçlarına göre (08.06.2012 saat 15:33) sandıkların %99.98′i açılmış durumda ve AKP’nin oy oranı %40.86, CHP’nin oy oranı %24.95, MHP’nin oy oranı %16.29 HDP’nin oy oranı %13.11. Bu rakamlara göre AKP 258, CHP 132, MHP ve HDP 80 milletvekiline sahip.

AKP’NİN KOALİSYON PLANI: “ALLAH KORUSUN”

En başta AKP olmak üzere birçokları için sürpriz olan bu sonuç, gözleri dünyadaki koalisyon örneklerine çevirdi. AKP’lilerin “Allah korusun” diyerek yaklaştığı ve sonuç olarak yol haritasının da çok belirgin olmadığı bu “sürpriz sonuç” küresel bir bakışı zorunlu kılıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan beri mecliste tek parti çoğunluğu yakalayamayan ve koalisyon hükümetleri kuran Almanya, bu örneklerden sadece biri.

TÜRKİYE İÇİN ALMANYA ÖRNEĞİ

Üstelik çok uzağa gitmeye gerek yok. Almanya, 2013 Federal Seçimleri’nde Türkiye’ye benzer bir tabloyla karşı karşıya kalmıştı.

Almanya’da Angela Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Birlik Partileri’nin zaferiyle sonuçlanan 2013 yılındaki son genel seçimler, koalisyon hükümetiyle tamamlandı.

66 YILDA SADECE BİR DÖNEM TEK PARTİ İKTİDARI

631 sandalyeli Alman Federal Meclisi Bundestag’da, partilerin tek başlarına iktidar koltuğuna oturabilmesi için en az 316 koltuğu garantilemesi gerekiyor. Ancak Almanya’nın parlamenter yönetimi, seçim sistemi ve yüzde 5′lik seçim barajı tek parti iktidarının gerçekleşmesini neredeyse imkansız kılıyor. Nitekim Almanya, 66 yıl içinde yalnızca bir kez tek parti iktidarı yaşadı. Geçmişte birçok kez koalisyon hükümetleri kuran Türkiye ise, 1980 darbesiyle getirilen yüzde 10 barajı sonrası 2003 seçimlerinde bu yana, yani 12 yıldır, tek parti iktidarıyla yönetiliyor.

Almanya’da 2013 Federal Meclis seçimlerinde tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde edemeyen Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU), seçimin ardından hızla koalisyon arayışlarına başlamıştı.

Eylül 2013′te yapılan federal seçimlerde (genel seçim) Başbakan Angela Merkel’in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birliği (CDU), seçimleri %41.5 oy oranıyla birinci olarak bitirdi ve 311 sandalye kazandı. Ancak bu sayı Merkel’i, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Hristiyan Demokrat Birliği’nin tek başına iktidar olması için yeterli olmadığından, %25.7 oy oranıyla 193 sandalye kazanan Sigmar Gabriel liderliğindeki Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ile koalisyon kurmaya itti.

Merkel’in bir önceki dönemde koalisyon kurarak iktidar elde ettiği liberal Hür Demokrat Parti (FDP), 2013 seçimlerinde %4.8′lik oy oranıyla barajın altında kalınca Hıristiyan Demokratlar, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile pazarlığa oturmak zorunda kaldı.

Yine bir önceki dönemde, Yeşiller ile koalisyon kuran SPD, 2013 seçimlerinde 63 sandalye kazanan Yeşiller Partisi’yle iktidar kuracak çoğunluğa ulaşamayınca çareyi CDU ile masaya oturmakta buldu.

2013 seçimlerinde %25.7′lik oy oranıyla 146 sandalye elde eden ve en çok oyu alan ikinci parti olan SPD ile %41.5′lik oy oranıyla seçimin galibi CDU’nun birliği “Büyük koalisyon” olarak adlandırılıyor.

CDU Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel, CSU Genel Başkanı Horst Seehofer ve SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel düzenledikleri ortak basın toplantısında koalisyon sözleşmesini imzalayarak “Büyük koalisyon”u kurdu.

Almanya’daki bu senaryo, Türkiye’deki olası bir AKP-CHP koalisyonuna örnek olarak okunabilir.

KOALİSYON “EKONOMİ PLANLARI” ETRAFINDA BİRLEŞTİ

Almanya’daki koalisyon hükümeti başbakanı Angela Merkel, hedeflerinin merkezinde sağlam bir bütçe, refahın garanti altına alınması ve sosyal güvenlik konularının olduğuna işaret etmişti. Merkel, koalisyonun hedefi “yeni borçların altına girmek zorunda kalmamamız” diye konuşmuştu. Başbakan bunun dışında ulaşım altyapısı için yaklaşık 5 milyar euro yatırım yapılacağı, ayrıca araştırma ve çocuk yuvalarının sayısının artırılması için de yine milyarlık yatırımlar planlandığını ifade etti.

Federal Meclis’te yapılan oylama sonucunda, Merkel üçüncü kez başbakan seçilmişti. Merkel, 2005 yılında bu yana 10 yıldır başbakanlık görevini yürütüyor. Türkiye’de de şu an Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten ve “Başkanlık sistemine” geçişi azulayan Recep Tayyip Erdoğan ise, AKP’nin tek parti iktidarı döneminde 11 yıl başbakanlık görevini yürütmüştü.

ALMANYA’DA KOALİSYON OLAĞAN BİR DURUM

Almanya’da partilerin seçim ittifakına gitmeleri olağan bir durum. Seçmenlerin, oy verecekleri partinin hangi diğer partiyle koalisyon yapmayı düşündüğünü bilerek oy vermeleri için partiler genellikle, henüz seçim kampanyasına başlamadan kiminle koalisyona gidebilecekleri konusunda açıklamalar yapıyor. Böylelikle seçmenler, hem hangi ittifakın hükümeti kurmasını istedikleri konusundaki tercihlerini yapıyor, hem de hükümet ortakları arasındaki güç dağılımının belirlenmesinde etkili oluyor. Almanya’da çok küçük partilerin meclise girmesiyle çoğunluk oluşturma olanağının zorlaşmaması için de yüzde 5′lik bir seçim barajı uygulanıyor.

Türkiye’de ise çoğulcu bir parlamenter sistem yerine, çoğunlukçu sistem uygulanıyor. Bu da yüzde 10 gibi bir seçim barajı uygulayan Türkiye için, tek parti hükümetlerinin kurulmasını kolaylaştırıyor. Ancak mevcut sonuçlara göre yüzde 10 barajını geçen 4 partinin birden meclise girecek olması, Türkiye için “uygunsuz” olduğu pompalanan koalisyon hükümetini zorunlu kılıyor.