Adalet Bakanı Bozdağ Hakkındaki Gensoru

Adalet Bakanı Bozdağ Hakkındaki Gensoru

CHP'li Tezcan:- "Sayın Bakan hukuku değil, Cumhurbaşkanı'nı koruma derdi ve telaşı içerisindedir. Hukuku korumaktan aciz, Cumhurbaşkanı'nın hukukunu milletin hukukundan üstün sayan ve talimat altında hareket eden bir Adalet Bakanı var, onun için bu gensor

TBMM (AA) - CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında verilen gensoruya "evet" diyeceklerini belirterek, "Sayın Bakan hukuku değil, Cumhurbaşkanı'nı koruma derdi ve telaşı içerisindedir." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, HDP'nin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin söz alan Tezcan, gensorunun Meclisin en önemli denetim mekanizmalarından birisi olduğunu belirterek, AK Parti milletvekilerinin Genel Kurul'da hazır bulunmadıklarını, dinlemeye tenezzül etmediklerini savundu.

Türkiye'de siyasetin yargıya müdahalesi ve yargı bağımsızlığının tartışılması gerektiğini ifade eden Tezcan, AK Parti iktidarında yargının, siyasetin tahakkümü altına girdiğini savundu.

"Dün cemaat yargısı böyle yapıyordu. Hükümet ile cemaatin ittifakı yargıyı kontrol altında tutuyordu, bugün de hükümet yargısı" diyen Tezcan, "Şimdi Sayın Bakan tweetlerini silmiş. Geçmiş dönemle ilgili tweetlerin hesabını veremediği için silmiş. Bir adalet bakanı 'sahte tweet var' diyerek onu silmek zorunda kalıyorsa ve o ülkede adalet bunu ortaya çıkaramıyorsa bu bile Adalet Bakanı için verilen gensorunun ne kadar yerinde olduğunun göstergesidir." diye konuştu.

Bülent Tezcan, Adalet Bakanı Bozdağ'ın geçmiş yıllardaki konuşmalarını okuyarak, Bozdağ'ın farklılık gösteren tutumunu eleştirdi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin, Gerçek Gündem internet sitesindeki haber nedeniyle sorumlular hakkında kanuni işlem yapılmasını istediğine dair "gizli" ibareli bir yazıyı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğini öne süren Tezcan, "Bu tam da Anayasa'nın 138. maddesindeki talimat değil mi? Daha başka talimat olması için ne söylemesi gerekiyor." dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ'ın yargıya müdahale etmek gibi kötü alışkanlığı bulunduğunu, hakkında yargıya müdahaleden 2 fezleke hazırlandığını iddia eden Tezcan, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararına 'yanlış' deyip, buna karşı 'uymayın' telkinlerine ne yazık ki Adalet Bakanı uydu. HSYK Başkanı sıfatıyla yargı organının başında olan, yargı bağımsızlığını korumakla yükümlü olan Adalet Bakanı, 'mahkeme yetkisini aşmıştır' dedi. Bunun bir tane anlamı vardır. Mahkemeyi Anayasa Mahkemesi kararına isyana teşvik etmektir. Böyle bir adalet bakanı, hukuk sistemi olur mu?"

Tezcan, Bozdağ'ın İzmir'de çete ve yolsuzluk soruşturmasında ve MİT tırları soruşturmasında yargıya müdahalede bulunduğunu savunarak, meslekten ihraç edilen savcı Zekeriya Öz'ün yeri değiştirildiğinde de Bozdağ'ın "Ben hukukçu olarak rahatsızım, devam eden davalarla ilgili o savcının mazereti yoksa, süresi dolmadıysa davayı etkiler, savcıların değiştirilmesine karşıyım. Sürece müdahale anlamı taşır" dediğini söyledi.

Tezcan, "Sayın Bakan, bir yol tuttur, ibre tuttur. Arkandan yılan gitse takip edemeyecek, beli kırılacak. Dün öyle söyledin, bugün böyle söyledin. Hangisi doğru?" değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ'ın "cumhurbaşkanına hakaret" suçundan bin 584 dosyada soruşturma izni verdiğini belirten Tezcan, "Cumhurbaşkanına hakaret suçu artık işlenemez suç haline gelmiştir. Çünkü Cumhurbaşkanı siyasetin aktif aktörü olmuştur, herkesle cebelleşen bir Cumhurbaşkanı. Ey Sayın Adalet Bakanı, böyle bir tablo içerisinde bin 584 tane soruşturma iznini hangi vicdanla verdin, hangi düşünceyle verdin, hangi hukuk adamlığıyla verdin?" dedi.

Tezcan, "Sayın Bakan hukuku değil, Cumhurbaşkanı'nı koruma derdi ve telaşı içerisindedir. Hukuku korumaktan aciz, Cumhurbaşkanı'nın hukukunu milletin hukukundan üstün sayan ve talimat altında hareket eden bir Adalet Bakanı var, onun için bu gensoruya 'evet' diyeceğiz." ifadesini kullandı.

- Bostancı'dan Atilla İlhan'ın dizeleriyle cevap

Yerinden söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise Atilla İlhan'ın "Ben sana mecburum bilemezsin / Adını mıh gibi aklımda tutuyorum" dizelerini okuyarak, "Bülent Bey Sayın Cumhurbaşkanı'na yönelik konuşmasını hayli geniş tuttu. Anladım ki Sayın Cumhurbaşkanı'nı, Sayın Tezcan mıh gibi aklında tutuyor." dedi.

Bostancı, Tezcan'ın eleştiriyi aşar tarzda kişisel ifadeler kullanmasının doğru olmadığını belirterek, konuşmacının belli makamlara gelmiş insanlar hakkında kullandığı ifadelerinin saygı çerçevesinde olmadığını söyledi.

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de Atilla İlhan'ın şiirinin dizelerinin AK Parti Grubu için daha uygun olduğunu öne sürerek, "AKP Grubu, bakan, başbakan arasında bir beraberliği sergileyen anlayışı sürdürerek Sayın Bakan'ın cevap vermesi gereken konuya AKP Grup Başkanvekili cevap vermek suretiyle birbirlerine ne kadar mecbur olduklarını göstermiştir." diye konuştu.

- AK Partili Atalay'ın sözleri

Gensoru hakkında AK Parti Grubu adına konuşan Ardahan Milletvekili Orhan Atalay da gensoruya konu mesele başta olmak üzere birçok meselenin tohumlarının CHP'nin 27 yıllık iktidarında ekildiğini savundu.

AK Parti iktidarının da CHP'nin neden olduğu tahribatı kaldırmak için büyük bir gayretle çalıştığını ifade eden Atalay, yargı tarihinde de CHP'nin neden olduğu birçok kara leke bulunduğunu öne sürdü.

Gensoruda Adalet Bakanı Bozdağ'ın Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı görüşlerine yer verildiğini anımsatan Atalay, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımıza dışarıdan ve içeriden hayasızca bir saldırı başlamış ve bu inatla sürdürülüyor. Dış saldırının sebeplerine baktığımızda iki neden görüyoruz: Birisi İsrail'e çekilen 'one minute', ikincisiyse 'Dünya 5'ten büyüktür' tespiti veya cesareti. Diğer nedeniyse büyük bir kıskançlıktır. Bana öyle geliyor ki 2002'de bir parti kurup 2003'te tek başına iktidara gelen ve o gün bugün 10 defa halkın önüne gidip her defasında halkın büyük bir teveccühüne mazhar olan bir adamı kıskanmak garipsenecek bir şey değildir.

Cumhurbaşkanına ilişkin söylenecek sözü, itirazları, eleştirileri demokratik bir ülkede karşılamak, makul karşılamak mümkün. Ama bu kürsüyü her seferinde cumhurbaşkanına saldırı yeri, saldırı kürsüsü, saldırı mekanı olarak telakki etmek, olsa olsa sadece bununla izah edilir. O yüzden, kıskanmayın arkadaşlar. Eğer siz de çalışırsanız, siz de halkın ihtiyaçlarına, halkın dileklerine kulak verirseniz, siz de bu halkın geçmişiyle, bu halkın diliyle, tarihiyle, kültürüyle, medeniyet algısıyla barışırsanız ve bu güveni verirseniz halka, halk sizi de seçer, sizi de cumhurbaşkanı eder, sizi de başbakan eder."

Orhan Atalay, "Kürt sorunu" denen sorunun AK Parti iktidarı döneminde ele alınmaya başlandığını ve çözüm sürecinin bu sorunu ortadan kaldırmak için hazırlanan yüzyılın projesi olduğunu belirterek, "Ancak Kandil, başından itibaren bu çözüm sürecini zehirlemeye devam etti. HDP Kandil'in siyasi sözcülüğünü bırakıp Kürt halkının ne istediğine kulak vermek zorundadır. Kürt halkı huzur istiyor, Kürt halkı barış istiyor. Buradan ve siyasetten gayrı yol yoktur arkadaşlar." dedi.

AK Partili Atalay'ın konuşmasının ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Gök, Atalay'ın 20 dakikalık konuşmasının 13 dakikasını CHP'ye ayırdığını belirterek, "Cumhuriyet Halk Partisi'yle, onun değerleriyle, kurucu değerleriyle bir hesaplaşma içerisinde olduğu belli olan AKP Grubu'ndan zaten farklı bir şey beklemiyorduk ama adaletle ilgili kavramlar konusuna hiç değinmeden, HDP'nin vermiş olduğu gensorudan Cumhuriyet Halk Partisi'ne saldırmak ancak AKP Grubu'nun becerebileceği bir konudur." değerlendirmesinde bulundu.

-"Kandil'in sözcülük için bize ihtiyacı yok"

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Kandil'in sözcülük için bize ihtiyacı yok, bizim de Kandil'in sözcülüğünü yapma gibi bir niyetimiz yok. Çözüm sürecini, HDP'nin parti olarak seçime girme kararı vermesi ve başkanlık hesabını bozması, Kobani'nin de IŞİD çetelerine karşı tarihi bir direniş göstererek düşmekten kurtulması nedeniyle bozuldu." diye konuştu.