Türk Hukuk Sisteminde Aile Çocuk Kadın Çalıştayı

Türk Hukuk Sisteminde Aile Çocuk Kadın Çalıştayı

Adalet Bakanı Bozdağ:- "Yargılanan kişi traşı, kıyafeti, duruşu nedeniyle ceza indirimi alıyorsa o zaman ceza kanununun ilgili bireyselleştirme maddesi bence o mahkeme, o hakim tarafından doğru uygulanmıyor demektir"- "Ben Yargıtayımızın ortaya koyacağı y

ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargılanan kişi traşı, kıyafeti, duruşu nedeniyle ceza indirimi alıyorsa o zaman ceza kanununun ilgili bireyselleştirme maddesi bence o mahkeme, o hakim tarafından doğru uygulanmıyor demektir. Orada kastedilen jilet traşı olana indirim yap veya kravat takana indirim yap şekli değil ki. Adil olmak için kararın adaletli, hakkaniyetli olması için, bireyselleştirirken nelere dikkat edeceğini ortaya koyuyor." dedi.

Sheraton Otel'de düzenlenen Türk Hukuk Sisteminde Aile Çocuk Kadın Çalıştayı'nın açılışında konuşan Bozdağ, anayasanın aileyi Türk toplumunun temeli kabul ettiğine işaret ederek, sağlıklı, güçlü bir toplumun sağlam bir aileyi zorunlu kıldığını belirtti.

Bireyselleşme yönündeki tartışma ve gelişmeleri aile bakımından en önemli tehlikelerden, tehditlerden biri olarak niteleyen Bozdağ, bireyselleşmeyi aileyi yok etmek veya ailenin içindeki sevgi, saygı bağlarını azaltmak, zayıflatmak olarak değerlendirmek yerine ailenin de kendi özelliklerini koruyarak ama yine de insanların özgür birey birer olmalarını temin edecek şekilde geliştirilmesinin ve buna dair çalışmaların çoğaltılmasının gerekliliğine dikkati çekti.

Toplumda yaygınlaşan şiddet, kadına, çocuklara karşı suçların çoğalmasına bakıldığında bunun ana sebeplerinden birinin de aile ocağının, aile okulunun, ana-babanın çocukları yetiştirme konusundaki verdikleri eğitimin zayıflaması olduğunu dile getiren Bozdağ, bu konuda da ciddi tedbirler alınması gerektiğini vurguladı.

Bozdağ, "Çünkü, kanunları değiştirmek, tek başına cezaları artırmak, suç işleyene en ağır cezayı vermek toplumdaki suçları önlemiş olsaydı idam cezasının olduğu günlerde Türkiye'de terör biterdi." diye konuştu.

Suç işleyenlerin ceza maddelerine bakıp alacağı cezanın hesabını yaptıktan sonra ona göre hareket etmediğini belirten Bozdağ, "Cezaların çokluğu, infaz sisteminin niteliği elbette ki yeni suçların işlenmesi konusunda caydırıcı bir fonksiyona sahiptir ama bilmemiz gerekir ki tek başına bu iş yeterli değildir. Onun için de suçların işlenmesini önleyici mekanizmaları bizim daha da çoğaltmamız lazım hukuk sistemimizin içinde de uygulamalarımızın içinde de bunu artırmamız lazım. Tıpkı koruyucu sağlık olduğu gibi koruyucu bir hukuk mekanizmamızın, önleyici bir hukuk anlayışımızın da olması, geliştirilmesi son derece önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Adli Veri Bankası, 1 Ocak 2017'de"

Bu anlamda önleyici hukuk anlayışına zemin oluşturacak önemli bir çalışma yürüttüklerine değinen Bozdağ, adli veri bankası çalışması hakkında bilgi verdi.

Bu sistemde vatandaşların, Türkiye'ye dair adli bütün istatistikleri bulabileceğini anlatan Bozdağ, pek çok kurumun da plan ve program yaparken bunlardan yararlanabileceğini aktardı.

Bakan Bozdağ, çalışmanın, hem hukuk sisteminin gelişmesi hem aksayan yönlerin görülmesi, hem de Türkiye'de suç ve cezayla ilgili gerçek fotoğrafın ortaya çıkması bakımından büyük önem taşıdığını vurgulayarak, adli veri bankası sisteminin 1 Ocak 2017 itibariyle uygulamaya konulacağını bildirdi.

Verilerin toplanmasının zaman alacağını belirten Bozdağ, bir sene sonra 2017'nin verilerinin alınabileceğini ve sonraki her yıl da bu veriler üzerinden sağlıklı çalışmalar, önleyici hukuk açısından ciddi adımlar atılabileceğini söyledi.

Kadına yönelik konularda AK Parti hükümetleri döneminde ciddi adımlar atıldığına işaret eden Bozdağ, kadın erkek arasındaki eşitliği hayata geçirmekle devleti yükümlü kılan bir anlayışın 2004'te Anayasa'ya girdiğini hatırlattı.

Kadına yönelik cinayetlerle eşe ve kardeşe karşı cinayetleri de nitelikli cezalandırmanın kapsamı içine alan bir başka adım atıldığını bildiren Bozdağ, bunun da "kadına karşı cinayetlerle ilgili neler yapılabilir" tartışmalarının hukuk sistemine somut yansımalarından biri olduğunu ifade etti.

Bozdağ, kadına karşı şiddetin resen takibi gerekli suçlar içine konulduğunu, aile içi tecavüzün suç sayıldığını, cinsel saldırı suçlarının ağır cezai yaptırımlara bağlandığını, infazının da terör suçlarına uygulanan infazla aynı hale getirildiğini dile getirdi.

Bütün bu düzenlemelerin bu alandaki suç işleme oranını düşürmediğini belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"Onun için bu konunun sadece cezaları artırarak, infazı artırarak halledilebilecek konular olmadığını buradan bir kez daha ifade etmek isterim. 'Her olay olduğunda en ağır cezayı verelim' demek bu olayları sona erdirmez. Çünkü bizim hukukumuzda idam yok, yerine ağırlaştırılmış müebbet var. Eşe, çocuklara, kardeşe karşı işlenen cinayet zaten idam cezasının mukabili. En ağır cezayı alıyor. Gene devam ediyor mu? Gene devam ediyor. Onun için burada mutlaka cezalar olmalı, caydırıcı olmalı ama onun yanında da ceza ve suç politikası dışında başka politikalarla nasıl suçun işlenmesini önleriz azaltırız, onun üzerinde bence cezadan daha fazla durmamız lazım."

Cezanın suçtan sonra devreye girdiğine işaret eden Bozdağ, suç işlenmeden önce devreye girmesi gereken mekanizmaların önemini vurguladı.

- "Yargıtayımızın yeni bir yön verebileceğine inanıyorum"

Ceza uygulamasında mahkemelerin iyi hal indirimi yapma tartışmalarının geçmişten beri yapıldığını, gelecekte de yapılacağını belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"Cezanın bireyselleştirme yetkisini mahkemenin elinden aldığımız takdirde o zaman ortaya çıkan sonuçlar belki daha farklı olumsuzluklara neden olabilir. Onun için cezanın bireyselleştirilmesini hakime bırakmamız lazım, mahkemeye bırakmamız lazım, Yargıtaya bırakmamazı lazım. Onların yapması daha doğru olandır ama kanunun bu bireyselleştirmenin ana ilkelerini doğru şekilde ortaya koyması gerekiyor. Şahsi kanaatim odur ki Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu birlikte değerlendirildiğinde bireyselleştirmeyle ilgili kurallar gerçekten yeterli kurallar. Problem uygulamada. Yargıtay Başkanım da burada, Aile Bakanım da güzel ifade ettiler, bir yargılanan kişi traşı, kıyafeti, duruşu nedeniyle ceza indirimi alıyorsa o zaman ceza kanununun ilgili bireyselleştirme maddesi bence o mahkeme, o hakim tarafından doğru uygulanmıyor demektir. Orada kastedilen jilet traşı olana indirim yap veya kravat takana indirim yap şekli değil ki. Adil olmak için kararın adaletli, hakkaniyetli olması için, bireyselleştirirken nelere dikkat edeceğini ortaya koyuyor."

Bakan Bozdağ, uygulamada çok farklı sonuçlar ortaya çıktığına işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Ben Yargıtayımızın ortaya koyacağı yeni içtihatlarla bu uygulamaya yeni bir yön verebileceğine inanıyorum. Eğer Yargıtayımız bu noktada yeni bir yön vermezse o zaman belki şunu yazabiliriz, 'kılık, kıyafetine, duruşuna bakarak, cezada indirim yapılamaz.' Ama bu da gülünç bir şey. Ceza kanununa böyle bir şey yazmak, hakimlere karşı, Yargıtaya karşı çok hoş bir düzenleme olmayacağı kanaatindeyim. Onun için uygulama bunu düzeltirse bundan büyük bir memnuniyet duyarız. Yargıtayımızın bu noktada vereceği bazı kararlarla uygulamadaki pek çok aksaklığın düzgün hale gelmesine katkı sağlayacağına yürekten inandığımı ifade etmek isterim."

- Yasal düzenleme çalışmaları

Mağdur haklarıyla ilgili bir daire kurduklarını ve bu dairenin ciddi çalışma yürüttüğünü belirten Bozdağ, bu konuda yasal düzenleme ihtiyacı bulunduğunu, müstakil bir kanun çıkarmayı amaçladıklarını bildirdi. Çocuklarla ilgili ceza infaz sistemi konusunda da müstakil bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu aktaran Bozdağ, bu konularda kanun çalışmalarının bakanlık tarafından yürütüldüğünü, çalışmaların ardından konuyu kamuoyuyla paylaşacaklarını, TBMM'de yasalaşma sürecini hızlandıracaklarını dile getirdi.

Kadına karşı şiddet konusunda son yıllarda yapılan tartışmaların önemli olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Çünkü, kanunlar tek başına kültürün yerleşmesinde etkin olmuyor, elbette faydası var ama bu tartışmalar kadına karşı şiddet uygulayanlara karşı olumsuz bakışların oluşmasına, şiddetin kötülenmesine ve farkındalığın oluşmasına büyük katkılar sağlamaktadır" ifadesini kullandı.

AK Parti hükümetleri döneminde yaptıkları düzenlemelerle işin üzerinin örtülmesi, polisin araya girip işi tatlıya bağlaması gibi durumlara son verildiğini anlatan Bozdağ, kadına karşı şiddete ilişkin kayıtların da daha sağlıklı hale geldiğini bildirdi.

Bakan Bozdağ, uygulamaların tartışılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Aile içi şiddetin kadınla erkek arasındaki uyuşmazlıklarda devletin bu kadar polisiyle askeriyle hakimiyle psikoloğuyla sosyal çalışmacısıyla uzmanıyla bu kadar kadınla erkeğin arasına girmesi ne kadar doğru? Acaba kadınla erkeğin yuvasını kurtarmasına, şiddetin son bulmasına, aile birlikteliğinin daha iyi hale gelmesine mi katkı sağlıyor, yoksa bu uygulamalar kadın ve erkeği bir araya getiremez hale mi getiriyor? Bunun üzerinde ciddi olarak durmamız lazım. Bazı kadın örgütlerinin eleştirilerinden çekinmeden durmamız lazım. Evden uzaklaştırma cezası verdiğimiz kadın veya erkeğin kaçı daha sonra bir araya geldi, yuvasını bir arada tuttu? Kaçı şiddete son verdi? Bunların kaçı cinayetle sonuçlandı? Kaçı daha ağır suçlar işlenmekle sonuçlandı? Bizim bu uygulamanın sonuçlarını mutlaka görmemiz lazım. Bir iş yapıyoruz, niyetimiz güzel, kadını, aileyi korumak. İyi niyetli atılmış adımlar ama attığımız adımlar niyetimize uygun sonuçlar ortaya koyuyor mu, koymuyor mu? Bence bunu bütün tartışmalardan, eleştirilerden, baskılardan ari şekilde tartışmamız, masaya yatırmamız gerekmektedir. Eğer bunu baskıdan uzak tartışamazsak o zaman 'falanlar şunu der' düşüncesiyle aileye de kadına da erkeğe de çocuğa da zarar veren uygulamaları biz etrafın baskısıyla yürürlükte tutarız. O nedenle diyorum ki, bu konularda ideolojik yaklaşım yerine objektif bir yaklaşıma gerçekten ihtiyacımız var."

Çalıştayın bu konularda da objektif bir yaklaşım ortaya koyacağına inandığını belirten Bozdağ, önemli sonuçlar beklediğini söyledi.