Müjdat Gezen: ''Bir espri yapıyorsun kapına polis geliyor''

Müjdat Gezen: ''Bir espri yapıyorsun kapına polis geliyor''
Güncelleme:

Usta tiyatrocu Müjdat Gezen, “İtiraf ediyorum, siyasi mizah beni çok yordu. Çünkü siyasi mizah dert getiriyor, keder getiriyor. Bir espri yapıyorsun ertesi gün şafak sökmeden evine polisler geliyor” dedi.

Sözcü’den Yüksel Şengül’e konuşan, sanat hayatının 60. yılını kutlamaya hazırlanan Gezen, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda perdesini açacağı Yılmaz Özdil’in kitabından oyunlaştırdığı Mustafa Kemal ve yeni müzikali Eğlence Dünyası hakkındaki soruları yanıtladı.

Önce Mustafa Kemal oyununu konuşalım…

Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal adlı kitabını aynı adla oyunlaştırdım, Barış Taşkın yönetecek. Mustafa Kemal oyunu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda perde açacak. Oyunun finalinde konuşmacı olarak sahneye çıkacağım ve oyunun hazırlanışını, Yılmaz Özdil’in neden bin 500 liraya Mustafa Kemal kitabını sattığını açıklayacağım. Hangi sebepten 15 bin liraya satılan Padişahlar Serisi, 3 bin 700 liraya satılan Abdülhamid kitapları konu edilmiyor da, Mustafa Kemal kitabının konu edildiğini anlatacağım.

Neden?

Hedefe konulan Yılmaz Özdil değil, ‘Mustafa Kemal bu kadar para eder mi?’ demek istiyorlar. Amaçları bu, küçümsemek. Oysa bu tür saldırılarla Mustafa Kemal’i daha çok yüceltiyorlar. Kızım Elif, geçen hafta yaşadığı Hollanda’ya döndü. Ben en çok, kızımı ve Atatürk’ü özlüyorum.

Müjdat Gezen 60 yıldır sanat dünyasında insanları mutlu etmeye çalışıyor, kendisi mutlu oldu mu?

Yaşadığım tüm zorluklara rağmen 60 yıl bana mutluluk verdi, bu dünyadan gözü açık gitmem. 60 yıl içinde kimseyi üzmeyen iyi bir insan olmaya çalıştım. Hayatımı iyi insan olmak için harcadım. Benim beynim kötü olan her şeyi siler, geriye kalan hep iyilikler ve sevgi olur. Zaten Türkiye’yi üç şey kurtaracak, sevgi, sevgi ve sevgi. Ben sevmeyi seviyorum. Olumsuzluklar sona erse, belki de mutluluklar kendiliğinden çoğalacak. Askerlerimiz başka topraklarda şehit olurken nasıl mutlu olabiliriz. Ayrıca, adı olan ama kendi olmayan demokrasinin hali de yürekler acısı.

Bunlar mizahınıza yansıyor mu?

Elbette yansıyor. Siyasi mizahın en etkili olanları bu tür sıkıntıları olan ülkelerden çıkıyor. Düşünmek, yazmak ve konuşmak suç olmasa her şey bir anda düzelecek. Bu siyasi mizah dedikleri de insanın üzerinde fena halde stres yapıyor. Seyirciler de buruk değil, tatlı tatlı gülmek istiyorlar. İtiraf ediyorum, siyasi mizah beni çok yordu. Çünkü siyasi mizah dert getiriyor, keder getiriyor. Bir espri yapıyorsun ertesi gün şafak sökmeden evine polisler geliyor.

Halk rahat gülmek istiyor olabilir mi?

Evet, halk rahat gülmek istiyor. Son dönemde sahnelediğimiz Sevgi Müzikali, Yedi Kocalı Hürmüz ve Şarkılar Seni Söyler, hem beni hem de seyirciyi rahatlattı. İnsanlar müzikallere gelerek yaşadıkları sıkıntıları unutmaya çalışıyor. Şimdi yeni bir müzikal geliyor.

Keşke tiyatrolar dolsa, insanlarımız tiyatroya gitmeyi alışkanlık haline getirse…

Çok acı bir istatiği açıklamak istiyorum. Türkiye’de halkın yüzde 98’i hayatında hiç tiyatroya gitmemiş, yüzde 60’ı da hiç okumuyor, ne gazete, ne dergi, ne kitap. Oysa herkes hem izlemeli hem okumalı ki çağdaş bir ülke olabilelim. Ayrıca okumayan ve izlemeyen insanları herkes kandırabilir. Ayrıca bir de kara mizah var, İstanbul nüfusunun yarısı hayatında hiç deniz görmemiş.

İstanbul demişken Ekrem İmamoğlu’nun da kulaklarını çınlatsak…

Ekrem İmamoğlu’nu çok severim. Ne hakaret ediyor, ne küfür ediyor, ne de kimseyi aşağılayıp yargılıyor. Ben de kimseyi yargılamam. Çünkü o kadar çok yargılanıyorum ki, yargılayacak halim kalmıyor. Eminönü alt geçidini su bastı, yandaş basın İmamoğlu’nu hedef alarak ‘Nerdesin başkan?’ diye manşet attı. Adam göreve yeni geldi. Son 17 yıldır o alt geçidi her zaman su basıyor ama İmamoğlu’ndan hesap soranlar bu konuyu bir kez bile manşete taşımadı. Asıl o gazetecilere sormak lazım, ‘Siz neredeydiniz muhteremler?’

Yeni müzikalinizin adı Eğlence Dünyası…

Yazdığım, yönettiğim, yapımcısı olduğum ve oynadığım Eğlence Dünyası adlı müzikal ekim ayında perde açıyor. Fatih Sultan Mehmet’in 1453’teki fethiyle başlayıp 2020’ye kadar geçen İstanbul’un 567 yılını sahneye taşıyorum. Fatih’in Haliç’e indirdiği gemilerini, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçan Hezârfen Ahmed Çelebi’yi, Malkoçoğlu’nun kılıç çekişini, hatta İtalyan Sirki’ni sahnede izleyeceğiz.

Müzikalin oyuncu kadrosunda kimler var?

Oya Başar’la kızı, Cüneyt Arkın’la oğlu, Nejat Uygur’un torunu bu müzikalde buluşuyor. Ayrıca yurt dışına çıkarılması yasak olan tarihi eserlerden Kayhan Yıldızoğlu, Ercan Bostancıoğlu, İlhan Daner ve ben de varım. Yaş toplamımız 6 bin 200 yapıyor. Ayrıca TRT halk müziği sanatçısı Sevcan Orhan, Türk müziğinin sevilen sesi Melihat Gülses, kantolar söyleyecek olan Ayben Erman ile Semiha Yankı da kadromuzda. 108 kişilik dev bir kadromuz var. Bu müzikale sıkıntıyla gelen herkes ferahlayacak. Ben de Bekri Mustafa’yı canlandırıyorum. Müzikal, Galata’da bir meyhanede geçiyor. Her devrin padişah resimleri asılıyor duvara, 1923’ten itibaren Atatürk resmi asılıyor ve o hiç değişmiyor.

 
 

Sözcü