MİT davasında dosyalar ayrıldı

MİT davasında dosyalar ayrıldı
Güncelleme:

Libya’da ölen MİT personelinin “kimliğinin ifşa edildiği” iddiasıyla yürütülen soruşturmada, ‘suça katılan diğer şüphelilerin tespit edilmesi’ amacıyla dosya ayrıldı. Dava kapsamında gazeteciler halen cezaevinde tutuluyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “Libya’da ölen MİT personeli ve cenazesine katılan meslektaşlarının kimlikleri ve faaliyetlerinin ifşa edilmesiyle” iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada, ‘suça katılan diğer şüphelilerin tespit edilmesi’ amacıyla dosya ayrıldı.

MİT Başkanlığı’nın suç duyurusu üzerine, “Libya’da bulunan MİT personeli ve meslektaşlarını ifşa” soruşturmasıyla ilgili 23 Nisan’da dava açıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde gazetemiz BirGün’ün yazarı Erk Acarer, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, muhabir Hülya Kılınç ve Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel’in de aralarında olduğu toplam 8 şüpheli hakkında, “Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açıklama, istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” iddiasıyla, TCK 329/1 ve MİT Kanunu 27. maddelerinden dava açıldı.

DHA’da yer alan bilgilere göre, dosyada önemli bir gelişme yaşandı ve ‘suça karışan diğer şüphelilerin de tespit edilmesi için’ soruşturma dosyası ayrıldı.

‘BU NASIL GİZLİ BİLGİ OLABİLİR?’

Davanın sanıklarından gazeteci Barış Terkoğlu, mahkemede yaptığı savunmada suçlamaları reddederek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bu haber yayınlanmadan öncesinde İYİ Partili Ümit Özdağ, Meclis’te Libya’da şehit düşen MİT mensuplarını ifade ettikten sonra adlarını ve soyadlarını kamuoyuna açıkladı. Bu talebi yapan yargı mensupları çok açık bir şekilde soruyorum, eğer Ümit Özdağ yerine bir iktidar partisi milletvekili bu açıklamayı yapmış olsa idi beni yine burada sanık yapacaklar mıydı? Yoksa susup bir kenarda bekleyecekler miydi? Bu salonda bu sorunun yanıtını bilmeyen biri var ise çok açık şekilde yalan söylüyordur. Bir MİT mensubunun kimliği açıklanmış, şehit düştüğü söylenmiş, bizzat Cumhurbaşkanı şehit düştüğü memleketi söylemiş. Bu cenaze töreni nasıl devletin gizli kalması gerek istihbaratı bilgisi olabilir? Üstelik bu haberi yayınlayan gazeteciler ismi belli olduğu halde MİT mensubunun soyadını karalamışlar. Cenaze fotoğrafları ortaya döküldüğü halde kimseyi rahatsız etmeyecek fotoğrafları seçmişler ve dünya üzerinde evrensel gazetecilik standartlarında bir haber olarak yayınlanmışlardır. Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinde belediye başkanının siyasi parti yöneticilerinin, orada yaşayan bütün vatandaşlarının katıldığı bir cenaze töreni devletin nasıl gizli kalması gereken bir bilgisi olabilir?”